Mersin’e CHP çıkarması: ‘Erken seçim değil derhal seçim gerekiyor’

Mersin’e CHP çıkarması: ‘Erken seçim değil derhal seçim gerekiyor’

reklam"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Engin Özkoç, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak geldikleri Mersin’de düzenledikleri ortak basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Engin Özkoç, “Türkiye’de bir an önce erken seçim değil derhal seçim gerekiyor. Sadece siyasi partilerin değil Sivil Toplum Kuruluşları, Meslek Odalarına akademisyenlerini herkesin bir teyakkuz içerisinde olması gerekiyor” dedi.

CHP Mersin il binasında düzenlenen ortak basın toplantısına katılan Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, gündeme yönelik açıklamalarda bulunarak iktidarı sert bir dille eleştirdiler.

CHP il binasında düzenlenen basın toplantısının açılışını yapan İl Başkanı Adil Aktay, partisinin önde gelen isimlerinin yaptıkları ziyaret nedeniyle kendilerine teşekkür etti. Basın toplantısında ilk sözü CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç aldı.

Nerede bir yangın, nerede bir su baskını, sel felaketi varsa oraya mevcut iktidardan önce Cumhuriyet Halk Partisi’nin yetiştiğini belirten Özkoç, şunları söyledi:

* Örgütlerimizle oradayız. Milletvekillerimizle oradayız gurur duyduğumuz belediye başkanlarımızla oradayız.

* Bir an önce o anda çile içinde olan o anda sıkıntı içerisinde olan insanlarımızın yaralarını sarmaya çalışıyoruz ama Türkiye gelecekte doğru yönetilmeli, bunun için de Türkiye için proje geliştirmek, sıkıntıları öğrenmek, insanlarla bir araya gelerek gelecekte nasıl bir Türkiye’yi yaratacağız bunu konuşmak gerekiyor.

* Bunun için genel başkan yardımcımız Veli Ağbaba Bakanımız ve parti meclis üyemiz Erdoğan Toprak milletvekillerimiz genel başkanımız başımızda olmak kaydıyla her alanda sahadayız. Kabaca söylemek gerekirse arazideyiz.

“ÇİZMELERİMİZİ GİYDİK”

Ülkenin her kesimine parti olarak aynı değeri verdiklerini ve sorunların tespiti noktasında yoğun bir çalışma içerisinde bulunduklarının da altını çizen Özkoç, “Çizmelerimizi giydik. Çiftçinin sorunlarını dinliyoruz, esnafın sorunlarını dinliyoruz, öğrencinin sorunlarını dinliyoruz, apartman görevlisinin ev kadınlarının sorunlarını dinliyoruz, ev çalışanlarının sorunlarını dinliyoruz. Daha da ötesi sorunları dinledikten sonra kurduğumuz çalışma ekipleriyle beraber projeleri geliştiriyoruz” diye konuştu.

“TEK BİR FABRİKA AÇMAYAN BİR İKTİDAR VAR”

Türkiye’yi 20 yıldır tek bir iktidarın yönettiğini hatırlatan Özkoç, şu ifadeleri kullandı:

* Bu iktidar geçen 20 yıllık sürede bir tek fabrika açmamış bir iktidar. Türkiye Cumhuriyeti 1925’ten 1935’e kadar 30 fabrika kurmuş, açmış, hayata geçirmiş.

* Biz yol yaparız ama yolumuzda çalışan kamyon ve TIR’cılar başka ülkelerin nakliyesini yapmak durumunda kalmamalı. Ve kendileri de sıkıntıda olmamalı.

* Onlar bir kere alın terinin karşılığını almalı ikincisinde de taşıdıkları yükün Türkiye’ye getirisi olduğunu bilerek gururlanmalılar. Köprüler onun için yapılır, yollar onun için yapılır. Havaalanları onun için yapılır. Fabrikalar açılır.

* Bu ülkenin güzelim çocuklarına anneler, babalar yetiştirirler, okuturlar. Bilim adamı olurlar başka ülkelerde aşı bulmazlar. Başka ülkeler Nobel ödüllerini almazlar. Türkiye’de bilim adamı olarak Türkiye’nin geleceğine ışık tutarlar.

* İşte o zaman Türkiye bizim altta ettiğimiz büyük Türkiye, güçlü Türkiye refah içerisinde, mutluluk içerisinde bir Türkiye olur. Bunlar da bu çalıştığımız iş konularından bir tanesi nakliyeci kardeşlerimiz, kamyoncular, TIR’cılar büyük sıkıntı yaşıyorlar.

* Bütün yükümüzü taşıyan, dünyanın yükünü taşıyan, yollarda hayatlarını geçiren insanlarımızın bugüne kadar iktidar tarafından, onlara kulak veren hiç kimse olmamış. Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde, onlar gündeme geliyorlar.

* Nedir istedikleri? Belge mahkûmu olmak istemiyorlar. Milyonlarca lira verip beldeler alıp ondan sonra geçinemediklerinden dolayı sıkıntı yaşayıp devredecekleri araçlarında belgelerinin ellerinden kalıp oradan da bir darbe yaşamak istemiyorlar.

* Onlar Avrupa Birliği’nin Türkiye Cumhuriyeti’nde olması gereken yasalar dediği nakliyecilerin çift şoförle TIR’cıların, kamyoncuların çift şoförle yurt taşıması gereksinimini yerine getirmekte zorluk yaşıyorlar.

* Diyorlar ki biz o zaman kazanamıyoruz, rekabet koşulları var. Büyük firmalar var. Onlarla biz yarışamıyoruz ve sıkıntı yaşıyoruz. Bu sefer uykusuzluktan yolda büyük felaketlere de neden olabiliyoruz.

“TÜRKİYE HER TARAFTAN KUŞATILMIŞ”

Basın toplantısında bir gazetecinin, “Muhalefetle birlikte hareket edip sine-i millete dönmek düşünülüyor mu?” şeklindeki soruyu Özkoç şöyle yanıtladı:

* Her yol bazen bir çözüm olmuyor. Türkiye her taraftan kuşatılmış vaziyette. En kolay yollardan bir tanesi sine-i millete dönmektir. Bırakırız döneriz. Ama her şeyi kendisine mubah gören bir iktidar var.

* Sine-i millete döndükten sonra ara seçim yapılması gerekiyor. Üstelik de onların bölgelerinde değil, bizim bölgelerimizde yapılıyor. Ama her şeyi kendisine mubah gören bir iktidar var.

* Sine-i millete döndükten sonra ara seçim yapılması gerekiyor. Üstelik de onların bölgelerinde değil, bizim bölgelerimizde yapılıyor.

* Bizim bölgemizde onlar evlerini ovuşturuyorlar inşallah böyle bir şey yaparlar. Bizim bölgemizde onların bölgesinde hiçbir şey yok, gelecekler seçimlere girecekler, bizim kazandığımız bölgelerde bir daha yarışacağız onlarla.

* Bir daha çıkıp tekrar meclise gelmeye çalışacağız. Böyle bir yol izlememiz gerekiyor. Bu maalesef iktidar partisinin ekmeğine Cumhur İttifakı’nın ekmeğine yağ sürmektir. Biz çalışırken şurada herkes emin olsun milletvekilliğimiz bizim için bir araçtır. Millete hizmet etmenin bir aracıdır.

* Gece gündüz sokaklardayız, yollardayız. Programlara yetişebilmek. Ama en aşağı dört kere, beş kere gitmemiz, gelmemiz gerekiyor. Çünkü hata yapma şansımız yok. Kazanabilmeliyiz ve herkese projelerimizin Türkiye için bir çözüm olduğunu anlatabilmeliyiz.

* Türkiye için tek bir yol var bu iktidardan kurtulma yoludur. Tüm Türkiye’de bir an önce erken seçim değil derhal seçim gerekiyor. Sadece siyasi partilerin değil sivil toplum kuruluşları, meslek odalarına akademisyenlerini herkesin bir teyakkuz içerisinde olması gerekiyor. Neden? Suriye’de çift sıkışmış olan çocuklarımız için. Libya’da ne yaptığını bilmeden duran evlatlarımız için.

* Verdiğimiz şehitlerden sonra onlarca, milyonlarca göçmenin, Türkiye’de yaşayıp, yarın öbür gün bir güvenlik sorunu yarattığı Türkiye de yaşamın nasıl olacağını bilemediğimiz için. Türkiye’de kaç tane IŞİD militanı var? Kaç tane El Nusra , El Kaide militanı var? Kaç tane Afgan ajanı var? İktidar bunu bir an önce açıklamak zorundadır.

* Beş milyon düzensiz göçmenin yaşadığı bir ülkede, canımı kurtarmak için geliyorum diyen Afganların yanında canlarını kurtaracakları eşleri, kadınları, çocukları ve yaşlıları yok. Birileri ülkeye apar topar giriyor, Türkiye’de bir beka sorunu var.

* Bunu sadece siyasi partiler ve birkaç tane dürüst yazar birkaç tane dürüst köşe yasadığı gazeteci değil, bütün sivil toplum örgütleri derhal seçimi büyük baskı şeklinde kamuoyunda oluşturmalıdır.

* Tek çare demokrasidir. Tek çare sandıktır. Biz o sandıktan millet ittifakının çıkacağına ve çok kısa sürede de Türkiye’yi gerçekten istediği refah düzeyine getireceğine inanıyoruz.

“CUMHURBAŞKANI BAŞKA ÜLKEDE YAŞIYORMUŞ GİBİ KONUŞUYOR”

Basın toplantısında daha sonra konuşan Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son yaptığı konuşmasını değerlendirerek şunları söyledi:

* Türkiye’de belki daha önce yapılmayan bir organizasyonu yapacağız. Türkiye’deki bütün şoför esnafının, kamyoncu etrafının sorunlarını dile getireceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yeni açıklamalarını duyduk. Açıklamaları duyunca da hepimiz gülümsedik.

* Diyoruz ki son dönemde diyor, son iktidar döneminde asgari ücretin çok arttığını, yoksulluğun bittiğini, işçinin azaldığını milli gelirin yükseldiğini söylüyor. Hakikaten buna güldük. Bakın milli gelir ilk 19 yıl sonra 2002 öncesine gitti.

* Hedef 25 bin dolar alırken şimdi rakam açıklanan rakamlara göre 8 bin seviyesinde, bizce 7 bin seviyesinde milli gelirimiz var. İşsizlik tarihimizin en yüksek işsizliğini yaşıyoruz.

* Oransal olarak en yüksek işsizliği yaşıyoruz. Yüzde 12 üzerinde işsizliğimiz var. 10 milyonu aşkın işsizimiz var ve maalesef Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri en yakıcı sorunu işsizlik.

* Her iki gençten birinin işsiz olduğunu görüyoruz. Buna rağmen ekonominin büyüdüğünü, işsizliğin azaldığını söylüyor. İşçileri sahaya toplayarak söylüyor ve maalesef bu gerçekleri, bu manipülasyonu Türk halkıyla, işçilerle, emekçilerle dalga geçer gibi yapıyor.

* Bakın asgari ücretle bir kişi ben baktım. Ki 2002 yılında bir yıllık asgari ücretle 69 tane çeyrek altın alınırken 2021 yılına gelirken, zaman toplam 2 bin 825 beş olmasına rağmen 42 altın alabiliyoruz.

* Türkiye’de ücretli çalışanlar içerisinde asgari ücretli oranı yüzde 42 kişiyken İspanya’da yüzde 1, Romanya’da yüzde 16 seviyesinde en yakın rakibimiz Slovenya’nın en az iki katı önündeyiz. Buna rağmen hem milli gelir konusunda hem de işsizlik konusunda zenginleşme konusunda sayın Cumhurbaşkanı adeta başka ülkede yaşıyormuş gibi konuşuyor.

* Hani diyordu ya geçtiğimiz yıllarda Baltık ülkelerini kastederek orada emekliler perişan diyordu. Şimdi herhalde kendini Baltık ülkelerinde sanıyor. Danimarka’da sanıyor. İsveç’te sanıyor. Bu konuşmayı yapıyor.

reklam
Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?