Birleştirilmiş Gezi davasının ikinci duruşmasında 4 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tutukluğunun devamına ve duruşmanın 17 Ocak 2022 günü görülmesine karar verildi. Karar oy çokluğuyla alındı.
Duruşmada neler oldu?
Birleştirilmiş Gezi davasında ikinci duruşma bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi hakkında “Soros artığı” ifadesini kullanmasının ardından duruşmalara katılmayacağını duyuran Osman Kavala, bugünkü duruşmada SEGBİS sistemine bağlanmadı. Çarşı davası sanıklarından Koray Yalnız’ın avukatı, müvekkilinin yurt dışında yaşadığını ve savunmasının istinabe yoluyla alınmasını talep ettiğini ancak mahkemenin bu konuda bir karar vermediğini söyledi. Yalnız’ın avukatı, müvekkilinin dosyasının ayrılmasını istedi.
Çarşı davası sanıklarından Yusuf Demirci’nin avukatı Ömer Kavili, “Davanın bir an önce bitirilip sanıkların aklanması gerekir. Tefrik talebi yerindedir. Yurt dışında olan Çarşı davası sanığı hakkında tefrik talebi verilmesini yargılamanın uzamaması açısından biz de talep ediyoruz. Bazı telefon konuşmalarının kime ait olduğunun araştırılması için sanıklardan ses örneği alınmasını istediniz. Mahkemenin delil toplaması ceza yargılama ilkeleri açısından sıkıntılıdır. Hâkimlik standardı çerçevesinde soğukkanlı bir şekilde kanunsuz taleplere karşı dik durmanızı beklerdik. Dosyanızdaki evrakların bilgi belge güvenliği yoktur. Lehte olan delillerin dosyanızdan kaybolacağı endişesindeyiz. O konuda mahkemenizin sabıkası var.” dedi.
Kavili şunları kaydetti:
“30. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayı Çarşı davası avukatlarına vermeden nasıl olur da bizden esas hakkında beyanda bulunmamızı istersiniz? Kanunsuz bozma kararı veren Yargıtay kararından dönüp Çarşı davası sanıkları hakkında beraat vermenizi talep ediyorum.”
Çarşı davası avukatlarından Yıldız İmrek söz aldı. İmrek, “Bu birleştirme usulsüz ve sanık haklarını engelliyor, temsil ettiğim insanın haklarını savunamıyorum. Çünkü daha temel bir insan hakkı ihlali var. Bir insan haksız hukuksuz yere dört senedir hapiste. Çarşı ve Gezi’nin torba dava haline gelmesi siyasi irade istediği içindir, çünkü birleştirmenin hiçbir hukuki koşulu yoktur. Siyasi irade istediği için yapılan birleştirme ile dava uzatılmak isteniyor. Bu şekilde müvekkilimin aklanma hakkı ihlal ediliyor.” değerlendirmesini yaptı.
İmrek, Osman Kavala’nın 4 yıldır özgürlüğünden mahrum olması nedeniyle detaylı savunma yapma hakkından feragat ettiğini beyan etti. Çarşı ve Gezi davalarının siyasi nedenlerle birleştirildiğine dikkat çekerek, “Bu davalar zaten torba davaydı, birleştirdiniz çuval oldu.” yorumunu yaptı.
İmrek “Meslektaşımın ifadelerine katılsam da burayı ‘er meydanı’ diye tanımlamasına bir kadın olarak itiraz ediyorum” dedi. İmrek’in konuşmasını salon alkışladı.
Çarşı davası avukatlarından Efkan Bolaç, “Bir taraftar grubunun hükümete darbe yapmaya teşebbüs ettiğine dair absürt bir iddia var. Diğer taraftaysa rehin alınmış ve 1500 gündür tutuklu olan bir kişi var. Ve niye tutulduğuna dair bir delil ya da dayanak yok. Bu yargılamanın neden yapıldığına dair ne sizin ne de savcılık makamının bir fikri olmadığını düşünüyorum. O nedenle hukuken bu absürtlüğe son verilmesini istiyorum.” dedi.
Aranın ardından yeniden başlayan duruşmada, söz alan Can Atalay, kendisi, Tayfun Kahraman ve Ayşe Mücella Yapıcı için konuştu. Atalay, “Bu davanın tutuklu bir sanığı var. Biz uzun uzun Gezi’yi anlatmak ve savunmak istiyoruz ama bir sonraki duruşmada bunu yapalım.” dedi. Hakan Altınay’ın savunması da aynı nedenle ertelendi.
Davayı takip eden CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, “Osman Kavala’nın tutuklu kalması için her türlü yargı cambazlığı yapıldı. Kavala, Türkiye’nin başsavcısı Sayın Cumhurbaşkanı tutuklu kalmasını istediği için halen tutuklu. 10 büyükelçinin AİHM kararının uygulanması çağrısı yaptıkları açıklamalarından sonra, Sayın Cumhurbaşkanı ‘Hukuk gereğini yapar’ diyerek tutuklama rezervini azalttığı için bugün tahliye olmasını bekliyorum” görüşünü savundu.
Çarşı davası sanıklarından Erol Özdil, “ Ben sokak hayvanlarıyla ilgileniyorum. Ormanlardaki köpeklere barınacak yer bulup onlara yiyecek götürüyorum. Şimdi ben hüküm giyersem onlara kim bakacak? Beraatimi istiyorum.” dedi.
Özdil’in avukatı söz aldı, “Kimsenin burnu kanamadan bulunulan bir darbe teşebbüsüne şahit oldunuz mu? Polisler Çarşı grubunu hiçbir zarar verme eyleminde görmediklerini söyledi. Bu salonda bir terör örgütü yok. Ben sokak hayvanlarına kulübe yapan bir terör örgütü bilmiyorum.” dedi.
Çarşı sanıklarından Ayhan Güner, “Ben evdeydim. Etiler Emniyet Müdürü aradı, bize yardımcı olun dedi. Polisin belirlediği güzergahta taraftarı olaysız şekilde yürüttük. Gezi boyunca polislerle insanları karşı karşıya getirmedik. Boynumuza sarılıp teşekkür ettiler. Şimdi buradayız.” diye konuştu.
Güner’in avukatı, “Emniyet müdürlüğü, Ayhan Güner ve arkadaşlarını çağırıp Beşiktaş’taki olayları yatıştırdıkları ve hiçbir yere zarar vermedikleri için plaket verdi. Böyle örgüt mü olur? Terör örgütüne plaket veren emniyet müdürleri de yargılansın o zaman.” ifadesini kullandı.
Çarşı davası sanıklarından Hakan Keskin şunları kaydetti:
Çarşı ile Gezi dosyalarını bir an önce ayırmanızı istiyorum. Ben ülkücü bir insanım. Yıllardır MHP’ye oy veririm. Beraatimi istiyorum.,
Çarşı davası sanıklarından Erdener Karataş, hiçbir suçlamayı kabul etmediğini belirterek beraatini talep etti.
Osman Kavala’nın avukatı Deniz Tolga Aytöre şu ifadeleri kullandı:
“Müvekkilimizin duruşmalara katılmamasını ve savunma yapmamasını masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı ihlal edildiği için destekliyoruz. AİHM Aralık 2019’da ihlal kararı verdi. 2020 Şubat ayında Gezi dosyasından beraat kararı verildi. Tutukluluğunun devamı için apar topar bir suç üretildi. Casusluk suçu. Osman Kavala devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini temin etmekle suçlanıyor ve biz tutuklandığı günden beri bize o belge ve bilgileri gösterin diyoruz. Ama bize böyle bir şey ibraz edilmiyor, çünkü suçun maddi unsuru yok.
Ülkenin kozmik odasına girenler hakkında beraat kararı verildi. Osman Kavala’ya gelince sivil toplum kuruluşu faaliyetleri suçlama konusu oldu. Casusluk kapsamına sokuldu. Bir insanı casuslukla suçluyorsanız hem geleceğini riske atarsınız hem de ailesini etkilersiniz. Bu iddianame mahkemeye yalan söylüyor. Dosyada devletin HTS raporu var (Kavala ile Henri Barkey arasında) hiçbir görüşme olmadığına dair. Bu delillerle tutukluluğun devamına karar vermeniz olası değil. Dört yıldır aynı gerekçelerle tutukluluğa devam kararı veriliyor.
Barkey ile görüşme yok, baz istasyon örtüşmesi yok, casusluk yok. Bu kadar yok arasında bu tutuk devam kararını neye dayandırıyorsunuz? Yasal unsurları bulunmayan suçlamalar, komik tutukluluk devam gerekçeleri hukuka aykırılıktan öte kamu yetkisinin kötüye kullanılmasıdır
Osman Kavala’nın avukatlarından Köksal Bayraktar da şunları söyled:
“AİHM kararının uygulanması bir zorunluluktur. Anayasaya göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşma olan AİHS kanun hükmündedir. Bu kararın uygulanmaması Anayasayı ihlal niteliğindedir. AİHM kararı kesinleşmiş olmasına rağmen karara uymamaya devam ediliyor. Bu ihlal kararı sanki yokmuş gibi kendi kanunlarımız arasında dönüp dolaşıyoruz. AİHM kararı iki sene önce vermişti. İhlal kararına karşın Kavala için 4 yıldır süregelen hak ihlali söz konusu. Uzun süren bu tutukluluk hali bizi yöneltilen suçlamalara dair savunmalarımızı yapamaz hale getirmiştir. Çünkü sürekli olarak tutuklama olmalı mı olmamalı mı, bunu tartışıyor, esasa giremiyoruz.”
Duruşma savcısı, bir kısım sanık avukatlarının tefrik taleplerinin ve Gezi ve Çarşı dosyalarının ayrılması taleplerinin reddine, vareste taleplerinin sorgulaması yapılan sanıklar yönünden kabulüne, ve Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti.
2013’te Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve Türkiye geneline yayılan olaylarla ilgili dava, 8 yıl sonra sil baştan, üstelik torba dava halinde yeniden görüldü. Gezi’yi organize ettikleri iddia edilen aralarında tutuklu Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 16 sanık hakkındaki beraat kararının bozulmasından sonra dava torba davaya dönüştü.
Kavala’nın serbest kalmasını engellemek amacıyla daha önce tahliye edildiği, Türkiye’nin AİHM’de mahkum edilmesine yol açan iddialar, Türk Ceza Kanunu’ndaki farklı maddelerden yeniden dava konusu yapıldı. Bu dava, Gezi davası ile birleştirildi. 6 yıl önce beraatle biten Çarşı davası da Yargıtay tarafından bozuldu ve bu dosya da Gezi davasına eklendi. Böylece, Gezi davası, her biri daha önce yargılama konusu yapılan, iddiaları defalarca tartışılan ayrı dosyaların birleştiği bir torba dava haline geldi. Mahkeme heyeti avukatların dosyaların ayrılması talebi dahil tüm taleplerini reddetti. Bunun üzerine Çarşı avukatları duruşmadan çekilme kararı alarak salonu terk etti. Salonda bulunan seyirciler de avukatlara alkışlarla destek verdi.
Geçtiğimiz duruşmada hukuki durumda değişiklik olmadığı gerekçesiyle Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi.
kaynak:t24.com.tr