Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli yazılı bir açıklama yaparak gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
“Zillet İttifakı’nın Meçhul Cumhurbaşkanı Adayı ile Siyasi ve Ekonomik Provokasyonlar” başlığını taşıyan açıklamada, Bahçeli’nin öne çıkan mesajları şöyle:
DERİNDEN YARALADI: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi esnasında özellikle zillet ittifakı partileri vasıtasıyla sahnelenen ilkesiz, iradesiz ve itibarsız görüntüler milletimizi derinden yaralamıştır. Bu süreçte CHP, HDP, İP ve diğer marjinal partiler arasındaki ilişki, irtibat ve ittifak ziyadesiyle billurlaşmış ve bilenmiştir.
HUSUMET CEPHESİ: TBMM’ni terörize etmek, olay çıkarmak, kavga ve dövüş ringi haline getirmek maksadıyla arkası önü hesaplanmış planlı bir tahrik kampanyası devamlı surette tırmandırılmıştır. Bilhassa CHP ile HDP sözde Kürdistan ortak paydasında buluşmuşlar, Türkiye karşıtlığında birleşmişler, milli irade karşısında tecessüm eden husumet cephesine girmişlerdir.
SAYGINLIĞA GÖLGE DÜŞTÜ:Nitekim TBMM Genel Kurulu’nda demokrasi ayıpları, ahlak kayıpları, akıl tutulmaları, devlete ve millete meydan okuyan küstahlıklar zincirleme şekilde cereyan etmiştir. Birbiri ardına tetikledikleri skandallarla Gazi Meclisi’mizi sabote eden muhalefet partileri ülkemizin demokratik imajına ve hukuk prestijine zarar vermekle kalmamışlar, bütçe müzakerelerinin saygınlığına da gölge düşürmüşlerdir.
YIKIM EDEBİYATI: TBMM’nin bir asrı aşan şerefli mazisinde böylesi bir karanlık tablo hiç görülmemiş, hiç yaşanmamış, hiç var olmamıştır. Türkiye sahip olduğu beşeri cevher, ekonomik kapasite, diplomatik kabiliyet, tarih ve kültür hazinesi, potansiyel güç ve jeopolitik müktesebatla büyüklüğünü her saha ve zeminde göstermiş bir ülkedir. Hiçbir sorunumuz çaresiz ve çözümsüz değildir. Ancak zillet ittifakının yegane propaganda retoriği yıkım edebiyatıdır.
ÇÜRÜMÜŞ İTTİFAK: Hayatın olağan akışına, hadiselerin film şeridi gibi geçişine ne bir yorum, ne bir teklif, ne de sağduyulu ve sorumlu bir fikir getiremeyen bu çürümüş siyaset ittifakı Türkiye’nin en ciddi talihsizliği ve rahatsızlığıdır. Maalesef Türkiye aylardır, zillet ittifakının meçhul ve müphem “Cumhurbaşkanı adayı” üzerinde devam edegelen fuzuli tartışmalarla meşgul edilmektedir.
ADAY İŞARETİ ALAMADILAR:Sivriltilmeye çalışılan sipariş isimler etrafında yoğunlaşan adaylık karmaşasının esasen taktik bir siyaset kurnazlığı olduğu da gözümüzden kaçmamaktır. Buna rağmen zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, CHP Genel Başkanı’nın iddia ve ifade ettiğinin aksine, ittifakı oluşturan partilerin genel başkanlarının mezun olmadığı açıktır. Hala ve henüz zillet partilerinin sırtını yasladıkları efendilerinden bir aday işareti alamadıkları ortadadır.
ÇABALARI BEYHUDE: CHP Genel Başkanı ne kadar heveslense de, ne ölçüde heyecanlanıp iki de bir “İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım” dese de çabaları beyhudedir; çünkü bu sakil zihniyet karar ve irade haysiyetini çoktan yabancı güçlere devretmiştir. Zillet ittifakının ruhu ve ruhsatı Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Anlaşılan odur ki, cumhurbaşkanı adayının hüviyeti çerçevesinde bilinçli ve sistematik bir arayış canlı tutulmaktadır.
AĞIR BİR KUSUR: İsimleri kamuoyunda parlatılan genel başkanlar ve belediye başkanları ise alttan alta polemikleri kaşıyıp kamçılamaktadır. Türk milleti böyle bir gergin atmosfere mahkum ve müstahak görülemeyecektir. Türkiye’nin geleceğine dair en küçük hazırlıkları, dişe dokunur bir tane projeleri bulunmayanların cumhurbaşkanı adayının kimliği ve kişiliğiyle ilgili gündem oluşturma, bunu da sürekli sıcak tutma gayeleri milletimize karşı saygısızlık, aynı zamanda ağır bir kusurdur.
TRAJİKOMİK HALLER: TCHP Genel Başkanı’nın İP Başkanı’na Başbakanlığı layık görmesi, İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ikinci Fatih’e benzetip yüzünde Rabbi Yesir gördüğünü ileri sürmesi birbirine kumpas hazırlayan, birbirinin kuyusunu kazan zillet partilerinin trajikomik hallerine ve hezeyana batmış siyasi tükenişlerine bariz delildir.
BİR BAŞKA REZALET:Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde fiilen ve hukuken bulunmayan Başbakanlık makamına ittifak ortağını yakıştıran ve uygun bulan Kılıçdaroğlu hem muhatabıyla alay etmekte, hem de dipsiz bir uçuruma itmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınan terör örgütleriyle irtibat ve iltisakı olan militanlar hakkında İP Başkanı’nın sessiz kalması ise bir başka rezalet, işlenen suça bir diğer ortaklıktır.
GAYRİ MİLLİ: CHP ile İP’in yabancı büyükelçilerle veda ziyareti bahanesiyle seriye bağlanan kuşkulu görüşme trafiği Türkiye’nin aleyhine tezahür eden dış tahkim ve desteğin bir bakıma tescili şeklinde ele alınmalıdır. Milli iradeden umudunu kesen bu partilerin yabancı ülkelerin himayesine özlem duymaları gayri milliliğin ulaştığı hazin boyutları göstermesi bakımından ibretliktir. İP’in yöneticileri tarafından Kılıçdaroğlu’na yönelik “kazanamaz, o halde aday olmamalı” mesajları da misilleme siyaset hamleleri şeklinde okunmalıdır.
SİYASİ RANT UĞRUNA: CHP ve yedekleri kriz içindedir. Türkiye’ye verecekleri hiçbir şey de yoktur. Aklıselim iflası yaşayan zillet ittifakının dağınıklığı ve terör örgütleriyle yakınlığı kabul edilemeyecek bir güvenlik sorunu olarak karşımızdadır. Terörist Demirtaş’ın kardeşi tarafından tezkere kararı nedeniyle övülen, PKK’nın takdirini kazandığı itiraf edilen CHP’nin siyasi rant uğruna her değeri ayaklar altına alması, bu çerçevede şeytanla bile görüşmeye ve uzlaşmaya hazır olması tek kelimeyle utanç vesikasıdır.