Bütün dünyada artan petrol fiyatları, AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalarla Türkiye’de yaşanan krizin etkilerini daha da derinleştirdi. Bir yıl içinde yüzde 239 artan benzin fiyatı, gıdadan ulaşıma kadar birçok kalemde maliyet artışına sebep oldu ve enflasyonu körükledi.
Son dönemde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bu hükümet faiz artırmayacak hatta aksine indirecektir” sözleriyle birlikte TL’deki erime hızlanırken, global piyasada 120 doları aşan brent petrol nedeniyle Türkiye’de akaryakıtın litre fiyatı 28 liraya dayandı. Ekonomistler ve enerji uzmanları bu artışın devam edeceğini söylerken öncelikli sebebin ekonomi bilimine uzak uygulamalar ve söylemler olduğunu vurguladı. Haftada en az iki kere akaryakıt kuyruğuna girmekten bıkan yurttaşlar ise, sosyal medyada “Kontak kapat Türkiye” etiketiyle boykot çağrısı yaptı. Yurttaşın 26 liraya benzin almasının bir yanlış politika veya zorunluluktan çok bilinçli bir tercih olduğunu söyleyen TMMOB Enerji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Necdet Pamir, “Nas ısrarı fiyatları bu hale getirdi. Dolar arttıkça fiyatlar artmaya devam edecektir, bunu herkes biliyor. Petrolde sübvansiyon uygulayabilecekleri para da kalmadı. Hikâyenin temeli ekonominin batırılmış olması” dedi. Türkiye’nin petrolde yüzde 92 dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Pamir, şu vurguyu yaptı: “Rusya’dan kopmak kolay değil. İran petrolüne güvenemeyiz çünkü petrol için nükleere karşı gevşetilme isteyecektir. Venezüella, Libya gibi ülkelerin de arzı Rusya’nın açığını kapatamaz. Paramıza değer kazandırmaktan başka şansımız yok.”
Akaryakıtın en hızlı ve sıcak paranın döndüğü alan olduğunu söyleyen Prof. Dr. Taner Berksoy ise, bu nedenle sübvansiyon uygulanmadığını söyledi. “Nereden gelirse gelsin paraya ihtiyaçları var” diyen Berksoy şöyle devam etti. “Sistem basit, faiz inerse dolar artar, dolar artarsa benzin zamlanır. Yani ekonomi bilimine karşı ısrar arttıkça daha pahalıya benzin alırsınız. Hem Erdoğan’ın söylemleri hem kamuda paranın bitmiş olması döngüyü tekrarlatıyor.”
Türkiye’nin bugün 1970-80’lerdeki gibi kriz sarmalına girdiğini söyleyen Prof. Dr. Erinç Yeldan, enerji ve gıda başta olmak üzere tüketici fiyatlarında yapışkan enflasyon denilen bir zam süreci yaşandığını belirtti. Kontrolden çıkmış ekonomi politikaları üreten bir ekonomi iradesi ile karşı karşıya olduğumuzu aktaran Erinç Yeldan şöyle devam etti: “Türkiye, yaz aylarında geleneksel olarak hem turizm gelirleri hem tarımda yeni mahsuller ile bir ekonomik rahatlama yaşardı ama bu yıl ikisi de olmayacak. Enflasyon başıboş bir şekilde yükselecek. Çünkü bir rant sistemi kurulmuş. Piyasalarda Merkez Bankası’nın dövizi 14 seviyesinde tutmak için 40 ila 60 milyar dolar gibi bir parayı yaktığı söyleniyor. Daha bu yakılan dolarların yükünü de çekeceğiz. Bunlar daha iyi günlerimiz.”