CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Londra’da; hakkında ‘Sansür Yasası’nın “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” maddesi gerekçe gösterilerek suç duyurusunda bulunulmasını değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, “Keşke mahkeme açılsa, keşke gel mahkemede ifade ver deseler. Bütün baronların isimlerini tek tek sayacağım” dedi. Kılıçdaroğlu, “Uyuşturucu baronları ile benim hiç fotoğrafımı gördünüz mü? Hayır, göremezsiniz. Ama Erdoğan’ın da fotoğrafı var. Ama Erdoğan’ın da fotoğrafı var. Fotoroman Süleyman’ın da fotoğrafı var. Bir uyuşturucu baronu ile nasıl olur da bir siyasetçi kol kola girer? Eğer siz, uyuşturucu baronları ile yan yana poz verirseniz, polis bir şey yapamaz… Uyuşturucu cennetine dönmeyecek Türkiye. Türkiye uyuşturucu baronlarının at koşturduğu bir ülke olmayacak. Öyle bana dava açarak bana gözdağı vermeye kalkıyorlar. Ne onların gücü yeter, çünkü ben haklıyım; ne de onların yandaşlarının gücü” diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Londra’da; kendisinin İngiltere temaslarını takip eden gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, ziyaretinin amacı ile ilgili şunları söyledi:
Burada çok sayıda fonla, üniversitelerle, yetkililerle görüştük. Teknolojideki değişimi burada da üniversitelerde nasıl yapıldığını, çok sayıda bizim öğrencilerimiz de var. Onların bazılarıyla karşılaştık. Onların burada okumaları gerçekten bizi mutlu etti. Milyar dolarlık fonları yönetenlerle görüştük. Görüştüğümüz bir fon grubu 5 trilyon dolarlık bir fonu yönetiyor. Bugün görüştüğümüz 14 fon yöneticisi yaklaşık 100 milyar sterlinlik bir fonu yönetiyor. En son 342 milyar dolarlık bir teknoloji yatırımı yapan bir grupla beraber olacağım.
Türkiye gerçek anlamda ekonomide önünü göremeyen ve bir çıkmaz sokakta. Türkiye’yi bu çıkmaz sokaktan çıkarmamız lazım. Ama bunu çıkarırken beylik laflarla değil; neyi nasıl yapacağımızı, hangi adımları atacağımızı bilerek kararlılıkla yapmalıyız. Türkiye eğer teknoloji devrimini kaçırırsa, yine katma değeri yüksek ürün üreten ülkelerin pazarı haline dönüşüyor. Biz Türkiye’nin bir pazar değil üreten bir güç olmasını istiyoruz. O nedenle önce bilim insanları, teknolojideki gelişmeler, arkasından yine dünyanın en önemli üniversitelerinin bulunduğu; ABD’den sonra İngiltere, burada da yine konuştuğumuz üniversiteler vardı, fon çevreleri vardı.
Bir kuruluş; yapay zekâ konusunda 60 yıldır çalışıyoruz dedi. Oysa Türkiye yeni yeni yapay zekayı tartışmaya başladı. 60 yıldır çalışılıyorsa… Türkiye’de siyasetçilerin yapay zekâ konusunda bilgileri çok yetersiz ise Türkiye’yi ileri taşıyamazsınız. Türkiye’yi, katma değeri yüksek ürün üreten ülke haline getirmek istiyoruz. Bunları yaparken temiz para ile yapmak istiyoruz. Yani fon kuruluşları, bütün uluslararası kuruluşlar tarafından akredite edilen; bunlar da güvenle yatırım yapacakları iklimi arayan kuruluşlar… Ciddi ve güzel ekosistem yaratmak ve bu ekosistem içinde; özgürlüklerin, adaletin, hakkın, hukukun korunduğu, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir sistem içinde Türkiye’yi geliştirmek, büyütmek istiyoruz. Bölgesinin Orta Doğu’nun, Kafkasların en güçlü ülkesi olmasını istiyoruz. Bunun yolu da… Burada çok ciddi fon kaynakları var, bu fon kaynaklarının Türkiye’deki yatırımları finanse etmesini de istiyoruz. Çalışmamız bu çerçevede.”
Kılıçdaroğlu, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Ziyaretlerinin genel amacının ne olduğu yönündeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Kasım sonunda açıklayacağım. Sorduğunuz sorunun bütün boyutlarını, Kasım sonunda açıklayacağım. Elbette burada fon var. Ama bizde girişimci ruhu olan gençlerimiz var. Bunlar gerçekten bir şey yapmak istiyorlar. Çok önemli gelişmelere imza atıyorlar. Türkiye’de böyle bir ekosistem yaratılmadığı için bunlar arayışlarını batıda sürdürüyorlar. Biz bu ekosistemi Türkiye’de yaratacağız, fonlar gelecek ve gençlerimiz yatırım yapacaklar.”
Bu fonların Türkiye’ye nasıl gelebileceği ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Türkiye’de tabi, iktidarımızda; Millet İttifakı iktidar olduğunda hukukun üstünlüğünü sağlayacağız, can ve mal güvenliğini sağlayacağız, yönetimde adalet ve istikrar sağlayacağız, devlette liyakat sağlayacağız… Bunların olmadığı yere zaten sermaye gelmez. Yatırım fonları da gelmez. Biz bu güvenceyi veriyoruz zaten. AB’nin öngördüğü bütün demokratik standartları yeni bir fasıl açmadan uygulamaya koyacağız. Biz; adalet konusunda, hukukun üstünlüğü konusunda, insan hakları konusunda, can ve mal güvenliği konusunda bu kadar kararlıyız. Altı lider de aynı kararlığı zaten daha önce yayınladıkları bütün bildirilerde özel olarak vurguladılar.
Biz bu kabul ile gidiyoruz zaten. Biz bunların tamamını yapacağız. Biz buraya geldik, bu sözü verdik. Hemen arkasından, büyüt fonlar hemen yatırımlar için Türkiye’ye gelecek. Hayır. Bizi görecekler, istikrarlı bir yönetimi görecekler, hangi adımları kararlılıkla attığımızı görecekler… Belli bir güveni hissedecekler. Ondan sonra Türkiye’ye gelecekler. Biz bu atmosferi yaratacağız.
Bizim gelmemiz için siz hukukun üstünlüğünü getirecek misiniz? Bizim fonlara güvence sağlayacak mısınız? Evet dedik, elbette ki… Hukukun üstünlüğünü sağlayacağız. AB’ye tam üye olmak istiyoruz. AB’nin öngördüğü demokratik adımları zaten atmak istiyoruz. Ama bir fasıl açın da biz adım atalım. Fasıl açmalarını beklemeden Türkiye üçüncü sınıf bir demokrasiyi değil birinci sınıf bir demokrasiyi hak ediyor.
Yabancı fonlar, yatırımcılar, bizde yatırım yapmak isteyen gençlerimize fon yaratacağız. Girişimci evreni olacak o gençlerin. Bizim gençlerimiz fazla değil, çok kısa bir süre içinde, büyük atılımlar yapacaklar. Avrupa bile şaşıracak. Bu kadar güçlü atılımları yapacakları için. Bugün gittiğimiz sanat ve teknolojiyi buluşturan iki üniversite… Ben tabii, sanat ile dijital ilişkisi nedir diye de merak ediyorduk. Sanatın artık hayatın her alanına girdiğini; sanayiden tutun, teknolojiden tutun, her alanda girdiğini gördüm.
Bizim öğrencilerimiz var orada. Bu öğrenciler de oldukça başarılılar. Biz de dedik; bizim en zeki çocuklarımızı siz kapıyorsunuz, dedik. Bunların tamamına kapıları açacağız. Türkiye’ye gelecekler, Türkiye’de hizmet verecekler.”
Kılıçdaroğlu, altı siyasi parti genel başkanının bir araya geldiği altılı masa ile ilgili soru üzerine de şunları söyledi:
“Hepsi belli bir zaman dilimi içinde… Kararlı, istikrarlı ve dikkatli söylemlerle; altı lider yolumuza devam ediyoruz. Her ne kadar… Bunlar bizim için çok önemli değil. Önemli olan liderlerin, Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz tabloyu değiştirme güçleri. Bu güç var elimizde. Bütün mesele bu gücü toplumun yararına kullanmak. Gençlere de o umudu verdim. Gençlerden beklediğim tek şey var. Dedim, ‘seçimlerde sandığa gidin ve oylarınızı kullanın.
İngiltere’nin de kara para aklanan ülkelerden biri olduğu yönündeki bir değerlendirmenin ardından Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Ben olumsuz bir görüşme yapmadım. Ben İngiltere’nin gri listede olduğun da bilmiyorum. İngiltere gri listede ise Türkiye gibi, o zaman fonlar gelmez. Bizim amacımız zaten, Türkiye’yi gri listeden çıkarmak. Alnı ak, geleceğe güvenle bakan bir Türkiye inşa etmek istiyoruz. Kara para ile Türkiye’nin bir ilgisi olmamalı. Olmamalı. Ama Man adası derseniz, ona katılırım. Man Adası ayrı. Man Adası’nda kara paranın aklandığını biliyorum. Bizim bazı iş adamlarının orada olduğunu biliyorum, Erdoğan ailesinin de orada olduğunu biliyorum; paralarının olduğunu biliyorum, o paraları Türkiye’ye getirirken sıfır vergi ödediklerini de gayet iyi biliyorum. Benim gördüğüm İngiltere, önemli finans merkezlerinden birisi. Ekonomisi iyiye gidiyor, kötüye gidiyor; o ayrı. Bizim için önemli olan, buradaki uluslararası fonların, teknolojik yatırımlara destek vermesi.”
Sansür Yasası gerekçe gösterilerek ilk dava talebinin kendisine yönelmesi ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Uluslararası uyuşturucu baronları Türkiye’de cirit atıyor. Keşke mahkeme açılsa, keşke gel mahkemede ifade ver deseler. Bütün baronların isimlerini tek tek sayacağım. Hepsini tek tek ama… Ne söyleyeyim şimdi. Adam Güney Amerika’dan uyuşturucu taşıyor, Mersin limanına geliyor, Mersin limanından pazarlanıyor. Kim tutuklu? Kim gözaltına alındı? Uyuşturucu baronları ile benim hiç fotoğrafımı gördünüz mü? Hayır, göremezsiniz. Ama Erdoğan’ın da fotoğrafı var. Ama Erdoğan’ın da fotoğrafı var. Fotoroman Süleyman’ın da fotoğrafı var. Bir uyuşturucu baronu ile nasıl olur da bir siyasetçi kol kola girer? Eğer siz, uyuşturucu baronları ile yan yana poz verirseniz, polis bir şey yapamaz. Ben şu sözü verdim, Türk halkına… Polis arkadaşlarıma söylüyorum: Uyuşturucu baronlarına karşı vereceğiniz her türlü mücadeleyi destekleyeceğim. Herhangi bir kişi uyuşturucu baronlarına dokunmayın diye telefon açarsa, yargıya müdahale ederse, bana haber vereceksiniz, ben o siyasetçilerin de bitiririm. Bu kadar kararlıyım. Uyuşturucu cennetine dönmeyecek Türkiye. Türkiye uyuşturucu baronlarının at koşturduğu bir ülke olmayacak. Öyle bana dava açarak bana gözdağı vermeye kalkıyorlar. Ne onların gücü yeter, çünkü ben haklıyım; ne onların gücü yeter, ne de onların yandaşlarının gücü.”
Türkiye’nin çözülmesi gereken ekonomik sorunlarının acil olması ile ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Bu iktidarın ekonomide istikrar sağlama şansı sıfır. Çünkü kamu bürokrasisinde, enflasyonu indirmeye dönük taleplerin, saray tarafından reddedildiğini biliyoruz. Saray çünkü, ekonomiyi ben biliyorum diyor. Bilmiyor. Terzi söktüğünü dikemez. Enflasyonu da bunlar indiremez. Yukarıdaki kişinin zaten ekonomiden, ekonomi biliminden haberi yok. O iş ayrı. Sorunların çözemeyen bir ekip var. Bu ekibin sorunları çözme şansımız yok. Biz geleceğe bakıyoruz. Bizim önce, ekonomide istikrarı nasıl sağlayacağımıza yönelik bir çalışmamız var. Altı partide özel çalışmalar yapılıyor. Önce ortaklaşmamız lazım… Biz bunların tamamını; hangi zaman dilimi içinde fiyat istikrarını sağlayacağımı, devlette liyakati nasıl sağlayacağımızı kamuoyuna açıklayacağız. Çalışmalar devam ediyor, her partinin kendi içinde devam ediyor.”
Avrupa’daki ve İngiltere’deki Türklere mesajlarının ne olduğu yönündeki soru üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bir umutsuzluğa kapılmasınlar. Türkiye’ye buradan baktıklarında, yaşadıkları ülkenin gelişmesini görüyorlar, atılımlarını görüyorlar; Türkiye’deki haberleri izliyor, kısır siyasi tartışmalar içinde boğulan bir siyaset görüyorlar. Bundan morallerini bozmasınlar. Türkiye çok güçlü bir ülke. Yetişmiş elemanları var. Üniversiteleri biraz daha nitelikli hale getirmemiz lazım. Bizim sosyal bilgi ekonomisi dediğimiz ekonomik süreç içine Türkiye’yi sokmamız lazım. Bilgiye dayalı ekonomi, gelir dağılımını bozmamalı. Bunu yapacağız. Bu çerçevede bir politika izliyoruz.
İkinci isteğim; mutlaka sandığa gitsinler ve oy kullansınlar. Bugün Almanya’da, Fransa’da nerede yaşıyorlarsa; ‘Bizim ülkemiz de kalkınan bir ülke olmalı’ diyorlarsa hem oylarının rengini değiştirecekler, demokrasiden yana oy kullanacaklar; aynı zamanda sandığa gidecekler.”
Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine; “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş programı içinde, yurt dışı seçim çevresi oluşturma taahhüdümüz var. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız kendi vekillerini seçecekler. Onlar da parlamentoda temsil edilecekler” dedi.