CHP lideri Özgür Özel, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit ile yaptığı görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu. Danıştay Başkanı Yiğit’le görüşmelerine ilişkin bilgi veren CHP lideri, “Kurumun tarihine, kültürüne, varlığına, önemine işaret eden bir ziyarette bulunduk. Sayın Başkan’a gösterdiği ev sahipliğinden ötürü yürekten teşekkür ediyorum” dedi. TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, AYM’nin Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Can Atalay hakkındaki iade kararını Genel Kurul’da okutması sorulan CHP lideri, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’a sert sözlerle yüklendi. Özel, “Gülizar Hanım doğru olanı yapmıştır, eğri olan ben niye eğriyim diye bakacak. Yaptırım uygulayacakmış. Ne yaptırım varmış, bilmiyorum. Hiçbir yerde bir yaptırım uygulayabileceği yazmıyor. Yaptırım bir kusura karşı uygulanabilecek bir şey. Bu yaptırıma kim karar veriyor? İlkokul öğretmeni misin sen? İlkokul öğretmeni öğrencisini uyarır. Burası ne ilkokul ne Numan Kurtulmuş ilkokul müdürü. Öyle kimse kimseye tek başına yaptırım uygulayamaz.” dedi.
CHP lideri Özel, “Hataylılar seçecek, bir zibidinin bir tanesi orada salmayacak. AYM karar verecek, zibidi direnecek. Talimatla herkes susacak. Buna susan herkes dilsiz şeytandır. Bundan sonra da herkes kendi görevini yapacak. Hiç öyle panik olmaya gerek yok.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin üzerinden 1 ay geçtiğini hatırlatan Özel, konunun Danıştay Başkanı ile görüşmede gündeme gelmediğini aktardı. CHP lideri, “İş o kadar sorunlu ki bunu yazıp da tebliğ edemiyorlar. Öyle bir noktadayız ki tebliğ edeceksin ki ben de hakkımı arayacağım” dedi.
Özel görüşmeyle ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Danıştay Başkanı Zeki Yiğit’e gecikmiş bir nezaket ziyaretinde bulunduk. Malum, AYM ve Yargıtay Başkanı’mızı ziyaret etmiştik. Türkiye’nin olağanüstü gündemi ve yakından takip ettiğiniz olağandışı yoğunluktan dolayı ziyaretimiz gecikmişti. Heyetimizdeki her üç kişi de Hukuk Fakültesi mezunu, sayın başkanın meslektaşları.
Yüksek yargı, yüksek yargıya, Türkiye’de yargı güvenliğine, hukuki öngörülebilirliğe duyulan yüksek ihtiyaç ve kişilerin değil kurumların öneminin merkezinde olduğu duygularıyla yapılmış bir ziyaret. Danıştay, dünyadan yüksek yargı kurumları açısından Fransa’daki eşdeğeriyle birlikte en eski, en köklü, geleneği en kuvvetli yüksek yargı kurumlarından bir tanesidir. Kurumun tarihine, kültürüne, varlığına, önemine işaret eden bir ziyarette bulunduk. Sayın Başkan’a gösterdiği ev sahipliğinden ötürü yürekten teşekkür ediyorum”
Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin görüşmede gündeme gelip gelmediği sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Bu görüşme Sayın Danıştay Başkanımızla sıcak tartışmaların ya da yargının konusu olmuş konuların değerlendirileceği bir görüşme olarak ele alınmadı. Doğru da olmaz. Bugün, diplomanın iptalinin üzerinden 1 ay geçti. Biz hâlâ bekliyoruz. Diploma henüz iptal edilmedi, diplomayı iptal ettiklerini söylediler ama henüz tarafımıza tebliğ etmediler. O konuda biz de beklemedeyiz. Karar elimize ulaşır ulaşmaz itiraz edeceğiz. Bu diploma, verilen kurum tarafından iptal edilebilecekken, 31 yıl önce verilen diplomayı, sahip olan kişilerin 31 yıldır mesleklerini icra ettikleri kısmına hiç girmiyorum. Aynı anda diploma alan ve iptal edilen bir kişi, bir değerli hocamız Galatasaray Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde öğrenci mezun ediyor. Onun mezun ettiği öğrencilerin diplomaları sorgulanmaya başlanır. Bu içeriğe hiç girmeden, sadece şekil yönünden baktığınızda veren kurum iptal edilebilecekken, o kurum yapmayacağını anlayıp salı günü akşam iftar vaktinde bambaşka bir kurum, senato da değil, gayet de siyasi şekilde şekillendirilmiş şekilde yapılan bir iptalden bahsediyoruz. İş o kadar sorunlu ki bunu yazıp da tebliğ edemiyorlar. Öyle bir noktadayız ki tebliğ edeceksin ki ben de hakkımı arayacağım. tam birinci ayındayız ve Danıştay Türkiye’de idarî yargının tepesi. Ama bu konuyu Sayın Başkan’la konuştuğumu söyleyemem”
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Onursal Başkanı Selçuk Kozağaçlı‘nın tahliyesinin ardından yeniden tutuklanmasına ilişkin de konuşan Özel, şunları söyledi:
“Ben Selçuk Kozağaçlı’yı Manisa Soma davasında 301 vatandaşımız hayatını kaybetmişken, beş kuruş parası olmayan ailelerden beş kuruş talep etmeden o davayı Can Atalay’la götüren kişidir. Soma’daki mağdurlar olarak biz kendisinden razıyız. Soma davasında önce çok doğru bir karar verilmişti. Sonra Yargıtay bu kararı onamıştı. Sonra birileri Yargıtay’daki bu karara müdahale etti ve Soma davasını bozdular. Hepimizin vicdanını sızlatan o karar çıktı; öldürdükleri her kişi için 5 gün yatıp çıktılar. Soma davasından şu anda içeride olan kimse yok. O geceyi hatırlayın, 1 ay ağladı herkes, ama iki kişi yatıyor Soma davasından. İki tane cabbar, cevval avukat; Selçuk Bey ve Can Atalay.
“Selçuk Kozağaçlı bunu hak edecek hiçbir şey yapmadı. Gerçekten hak edenler, gerçekten suçlular, uyuşturucu baronları, tetikçiler, Ankara’da cuma namazı çıkışında gencecik siyasetçileri kurşunlatanlar elini kolunu sallayarak geziyorlar. Ama Soma davasının savunucuları inadına içeride tutuluyor. 8 yıl yatmış, 7 ay daha yatsın diye uğraşıyorlar. Gerçekten vicdansız bunlar”
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, AYM’nin Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Can Atalay hakkındaki iade kararını Genel Kurul’da okutması sorulan CHP lideri, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un duruma tepki göstermesini sert sözlerle eleştirdi.
“Sayın Meclis Başkanı tecrübeli bir siyasetçi ama şunu bilmiyor herhalde: Bu Meclis böyle AK Parti döneminde yerleştirildiği gibi kanunlar kararların verdiği el notuyla yönetilmez. Anayasa’ya uygun, içtüzüğüne uygun yönetmek Meclis Başkanı’nın yetkisindedir. Meclis Başkanı, “Benim çizdiğim sınırlarda yönetilecek” diyorsa gelecek her gün Meclis’i yönetecek. Yönetmeyip bu yetkisini dağıtacaksa belli bri kural dahilinde partiler tarafından önerilen Meclis Başkanvekilleri tarafından yönetilecek. Birinci sorumluluk Anayasa ve içtüzüğe karşıdır. Meclis Başkanı’nın idari vesayeti altında değildir” diyen Özel, şöyle devam etti:
“AYM kararına birinci derece mahkemenin direnmesi mümkün değil, direndi. Daha doğrusu uymaması mümkün değil, uymadı. Bunun üstüne yapılan başvuruda AYM, “Karara uyacaksını” dedi. Meclis Başkanı ile ikili hukuk alanımızı deşifre edecek halim yok ama Meclis Başkanı da bu konuda ne düşündüğünü kendisi biliyor, vicdanı biliyor. Bu işe bir çözüm üreteceğiz, diyorlardı.
Bu kadar zaman geçmiş, karar okutulmuyor. Neye dayanarak bunu yapıyorsun? Zorbalıkla kararı okutmayacaksın, talimatla kararı okutmayacaksın. Bir Meclis Başkanı olarak devleti yöneten kötücül aklın AYM’yi yok saymasına uymaya kalkacaksın. Sonra da uyana sen neden uydun diyeceksin. Meclis Başkanvekili Karaca, Meclis Başkanı’nı tarihi ve hukuki bir sorumluluktan kurtarmıştır.”
“Anayasa’nın her bir sayfası başka birimize yetki tanıyor. Anayasa’yı tanımazsan bir gün de senin Meclis Başkanlığı’nı tanımazlar. O zaman anayasal düzen ortadan kalkar. Biz anayasal düzeni savunuyoruz, bunlar bindikleri dalı kesiyorlar” diyen Özel, Meclis Başkanı Kurtulmuş’a şu sözlerle yüklendi:
“Gülizar Hanım doğru olanı yapmıştır, eğri olan ben niye eğriyim diye bakacak. Yaptırım uygulayacakmış. Ne yaptırım varmış, bilmiyorum. Hiçbir yerde bir yaptırım uygulayabileceği yazmıyor. Yaptırım bir kusura karşı uygulanabilecek bir şey. Bu yaptırıma kim karar veriyor? İlkokul öğretmeni misin sen? İlkokul öğretmeni öğrencisini uyarır. Burası ne ilkokul ne Numan Kurtulmuş ilkokul müdürü. Öyle kimse kimseye tek başına yaptırım uygulayamaz.”
“Numan Bey benden destek istemeye geldiğinde ‘Bu sefer aday çıkaracağız, 2 yıl boyunca adil yönetin, sizi destekleyelim’ dedim. Tek talebimiz eşitlik” diyen CHP lideri “Şimdi burada bu partizan tutumda inat ederse buna karşı pozisyon almaya kalkarsa kusura bakmasın ben de ona karşı pozisyon alacağım. Saygıda, sevgide hiç kusur etmedim. Meclis Başkanlığı’nı bir fırsat olarak gördüm. AK Parti’nin standart kodlarından olmayan, Milli Görüş’ün başka bir tarafını temsil ediyor, geçmişte yolsuzluklar konusunda farklı ifadeleri olan birisi diye… Ben AK Parti’yi akla, vicdana, namusa davet eder diye bekliyordum; AK Parti onu akılsızlığa ve vicdansızlığa doğru çekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Erdoğan savaş ilan etti, biz başlatmadık o başlattı, mücadele sürüyor. Yürütmenin ilanını görmüşüm de yasamanın başındaki Numan Kurtulmuş’unkini mi görmeyeceğim? Hepimiz aklımızı başımıza toplayacağız. Türkiye’nin bu tip gerginliklere ihtiyacı yok.” diyen Özel, konuyla ilgili sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Hataylılar seçecek, bir zibidinin bir tanesi orada salmayacak. AYM karar verecek, zibidi direnecek. Talimatla herkes susacak. Buna susan herkes dilsiz şeytandır. Bundan sonra da herkes kendi görevini yapacak. Hiç öyle panik olmaya gerek yok. Doğru, düzgün, tutarlı duran herkesin arkasında millet durur. Tarihin kritik bir noktasındasınız.”
Merkez Bankası’nın faiz artırma kararı sorulan Özel, “Türkiye kötü yönetiliyor. İmamoğlu’nu yarın bıraksınlar, arkadaşlarımızı bıraksınlar, kayyım karşıtı düzenlemeyle faizler, döviz, enflasyon düşmezse biz buradayız. Bu ülkede Tayyip Erdoğan’ın koltuğuna gençlerin geleceği feda ediliyor” diyerek şunları söyledi:
“Bir ülkede işler iyiye gidiyorsa ekonomi iyiye gidiyorsa o ülkede faizlerin düşüyor olması lazım. Pandemiden sonra bütün dünya faiz yükseltirken Erdoğan faizin haram olduğunu söyleyip faizi yükseltmedi. Bizi yüzde 100’e yaklaşan enflasyonla muhatap etti. Emeklimiz sürünüyor, hepimiz perişanız. Seçimden sonra Mehmet Şimşek’i getirip ‘Eskiden yapılan hatalıydı’ deyip faiz yükseltip enflasyonu aşağı çekmeye uğraştılar. Biz 0 enflasyon isteriz. Çok başarılı değillerdi ama az da olsa faiz düşürmeye başlamışlardı. Bu da az da olsa enflasyonun düşmesini sağlıyordu. Ne yaptılar? Milleti, emekliyi, memuru düşünseler 3 yıl önceki Nas yanlışını yapmazlardı; Erdoğan Ekrem İmamoğlu’ndan kurtaracak diye olmadık davalar açarak, İmamoğlu’nu alıp Silivri’ye tıkarak bütün dünyaya ‘Bizim iyi yönetim derdimiz yok’ dediler. Bizim buradan arsa alıp fabrika kuracaksan, tapunun da kıymeti yok, dediler. Bizim borsada kağıdın varsa İstanbul’u yöneten adamın 35 yıllık diplomasını reddetmişim, dedi. Borsa 35 milyar kaybetti. Artan dövizi baskılamak için 50 milyara varan rezerv yakışları. Senelerdir emekliye zam vermez, açlık sınırında çalıştırır, hepsine yaptıkları bu sebeple biriktirdikleri paraları bir gecede Ekrem İmamoğlu’nu engellemek için heba ettiler. Dün faiz 3,5 puan artırılmak zorunda kaldı, maliyeti hepimize. Türkiye kötü yönetiliyor. İmamoğlu’nu yarın bıraksınlar, arkadaşlarımızı bıraksınlar, kayyım karşıtı düzenlemeyle faizler, döviz, enflasyon düşmezse biz buradayız. Bu ülkede Tayyip Erdoğan’ın koltuğuna gençlerin geleceği feda ediliyor.”
Konya’daki Hava Kuvvetleri çekimi için bazı pilotların koluna Mustafa Kemal Atatürk yaması takmak istedikleri ancak izin verilmediği iddialarıyla ilgili konuşan Özel, “Konya’da olanlar doğruysa bu teğmenlere yapılan haksızlık kadar fena bir durumdur” dedi ve şöyle devam etti:
“İstiklal göklerdedir, demiş. Onun işaret ettiği yerde geleceğini gören kahraman Türk subayları bu gösteri uçuşunun çekimi yapılırken kendilerine gökleri vasiyet eden atalarına uymuşlar; pilot olmuşlar, ölümü göze almışlar, bizi savunuyorlar. O resmi koymak isteyenlerin alnından öpüyoruz. O resmi koydurtmayanların da günü gelince alnını karışlayacağız. Teğmenleri ordudan atanlar bir gün gidecek, demiştim. Aynı noktadayız. Bu noktada bir santim geri gitmeyiz. Atatürk’ü unutmayan, göğsüne koymak isteyen birisine karşı izin vermemek, Atatürk’ten rahatsız olmak demek Cumhuriyet’e düşman olduğunu ilan etmek demektir” yorumunda bulundu.
CHP’ye kayyım atanacağı iddiaları ve bu iddiaları dile getirdiği için Rasim Ozan Kütahyalı’nın gözaltına alınmasını değerlendiren Özel, “Ben ilk gününden beri söylüyorum. Bunlar boş işler. Algıyla olgu yer değiştiriyor. CHP’ye kayyım atanma olasılığı olmadığını ilk günden beri söylüyorum. Hukuken mümkün ama siyaseten mümkün değil. Sayın Bahçeli de aynı şeyi söylüyor. Biz buna karşı aldık önlemimizi. Biz yaptık kurultayımızı. Tarihte ilk defa listemizi deldirmeden kurultayımızı yaptık. Şimdi kendi ayaklarına dolaştı. Rasim Ozan Kütahyalı’nın söylediği doğru değil ama 3 ay boyunca televizyonda bunu konuşanlar ‘şimdi bunu nasıl der’ diyorlar. O kayyım diyen doğru söylemedi ama 3 aydır onun dediğini söyleyene ne demeli?” ifadelerini kullandı.
kaynak:t24.com.tr