Müsilajın etkisi altındaki Marmara ve İstanbul Boğazı’nın her köşesinde kaçak midye avcıları göze çarpıyor. Gece ve sabah saatlerinde teknelerle açılan midye avcıları görüntülendi. Uzmanlar ise müsilajın azalması için midyelerin çoğaltılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Marmara Denizi’ni saran müsilaj nedeniyle vatandaşlar “Müsilajlı denizden çıkan balık ve midye yenir mi?” sorusunun yanıtını merak ediyor. Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Mustafa Altuğ Atalay kontrol periyodlarının sıkılaştığını, tezgahlarda satılan balıklarda herhangi bir sorun olmadığını belirtti.
Müsilajla ilgili araştırmalarını sürdüren İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim görevlisi Doç. Dr. Muharrem Balcı ise “Deniz salyası ile birlikle bazı özel mikroorganizma grupları ortaya çıkacaktır. Bu mikroorganizmalar oldukça zehirlidir. Midyeler bu zehirli maddeleri biriktirir ve soframıza kadar gelir. Bu midyeyi yediğiniz anda felç bile geçirebilirsiniz” açıklamasını yaptı. Tüm bunlar konuşulurken Beşiktaş, Üsküdar ve Fatih’te kaçak midye avcıları kameralara yansıdı.
Üsküdar’da kaçak midye avlayan 6 kişiye ceza kesilirken, Beşiktaş’ta ise, Defterdar İbrahim Paşa Camii’nin önüne yaklaşan kaçak midye avcıları denize girerek midye çıkardı. Fatih Sarayburnu’nda da kaçak midye avcıları saniye saniye görüntülendi.
Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Mustafa Altuğ Atalay, müsilajla mücadelede midye ve çift kabukluların çoğaltılması gerektiğine vurgu yaptı. Atalay, “Denizi filtre etmek için en güzel yaratılmış canlılar midyelerdir. Onları korumamız gerekiyor, daha da arttırmamız gerekiyor. Kaçak yapılan her faaliyet müsilaja olumlu etki ediyor. Yani olumsuza gidiyor ama müsilajın artmasına neden oluyor. Dolayısıyla midye hem doğal ortamlarında, hem de kültür ortamlarında yetiştirilerek Marmara’da çoğaltmamız gerekiyor. Aynı şekilde balığı da arttırmak Marmara’ya katkı sağlayacaktır. Hem midyede, hem balıkta rutin denetimlerimizi yapıyoruz.
Müsilajın çıkmasıyla beraber bu denetimler git gide arttı. Bizim yaptığımız analizlerde kurallarına uygun toplanmış veya avlanmış midyelerde herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Eğer herhangi bir olumsuzluğa rastlayan bilimsel bir kuruluş var ise hemen bizimle paylaşırlarsa gereğini yaparız. Üretilmiş veya avlanmış veya toplanmış midyeler kesinlikle imha edilir. Eğer olumsuz varsa ama şu ana kadar böyle bir şeye rastlamadık.” dedi. Atalay, “Bazen hocalarımız söylüyor ki, ‘Şunu yemeyin, bunu yemeyin’ diyorlar. Ağır metali ve ağır metal zehirlenmesinde neler olur onu anlatıyorlar. Halbuki ağır metalle hiç alakası yok. Salya veya müsilaj organik madde birikimi. Ama ağır metalmiş gibi anlatırsanız halkın aklını bulandırıyorsunuz” şeklinde konuştu. Dr. Mustafa Altuğ Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bunun haricinde kaçak midye toplanma ve kaçak midye avcılığı yapılıyor mu? Hem de çok yapılmaya çalışılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım İl Müdürlüğündeki balıkçılık ve su ürünleri müdürlüğündeki arkadaşlarımız, emniyet, jandarma ve zabıta ekipleri son derece bu konunun bilincinde. Hassasiyetle üzerinde duruyorlar. Elbette sıfıra indirdik demek mümkün değil ama çok ciddi tedbirler uygulanıyor. Mesela son bir buçuk senedir 2020’nin başından itibaren 59 adet kaçak midye toplayan tekne yakalanmış ve kamuya geçirilmiştir”
Müsilajla ilgili araştırmalarını sürdüren İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim görevlisi Doç. Dr. Muharrem Balcı ise, “Deniz salyası ile birlikte bazı özel mikroorganizma grupları ortaya çıkacaktır. Bu mikroorganizmalar oldukça zehirlidir. Bu zehirli maddeler bazı balıkları daha çok bazı balıkları daha az etkiler. Mesela midye zehirli maddelerden daha az etkilenir. Midyeler bu zehirli maddeleri biriktirir ve soframıza kadar gelir. Bu midyeyi yediğiniz anda felç bile geçirebilirsiniz. Bu zehirli maddelerin birçoğu ısı ile bozulmamaktadır. Bir midyeyi ne kadar pişirirseniz pişirin, eğer midyeyi hasat edilen yerlerde zehirli maddeler varsa zehir ile karşı karşıya kalabilirsiniz” ifadesini kullandı.