Bir süredir Vahap Seçer’in saha programlarını takip ediyorum..Hem de kritik bir siyasi süreç içerisinde.
Son dönemlerde kendisi ve yönettiği kurumu bazı güç odaklarının kriminalize etme çabalarına koyduğu refleksi dikkatle izledim.
Bazı kesimlerin özellikle meclislerde gergin , despotik, inatçı gibi sıfatlarla eleştirdiği Seçer’in bu kaotik süreçteki itidalli, kontrollü ve sağduyulu görüntüsü, kent siyaseti açısından üzerinde durulması gereken bir konuydu. Ne var ki bu yoğun siyasi atmosferde belkide gözden kaçtı.
Dilerseniz Seçer’in bu tavrını daha iyi anlamak için yakın tarihimize bir yolculuk yapalım..
Bilirsiniz 90’lı yılların sonunda başlayan ve 2000’li yılların ortalarına kadar devam eden süreçte kentin adeta terörle imtihanı vardı .
Özellikle bazı mahallerde yaşanan gerginlikler kentin genel karakterine yapışmış ve Mersin’in bir terör kenti gibi algılanmasına neden olmuştu .
Bu süreçte devlet aklı devreye girmiş, siyasi ve idari kadrolar kentin birlikte yaşama duygusuna kulak vermiş ve bu mahaller rehabilite edilmişti.
Bu süreçte siyasi kadrolar kentin demografik ve kültürel yapısını iyi yorumlamış, ortak akıl ve hareketi elden bırakmamıştı. O nedenle bu kadar karma bir yapıdan kaos ürememişti.
Yine aynı tarihlere bakıldığında farklı düşüncelere sahip siyasi aktörlerin halay çekebilecek kadar tahammül ve hoşgörüyü elden bırakmadıklarını da görmüş ve yaşamıştık.
Zor ama güzellikleri de yitirmedigimiz günlerdi..
Su an içinde bulunduğumuz durum ise bıçak sırtı açıkçası.
Mersin’in dünden daha sorumlu, daha nitelikli ve daha sağduyulu , kentinin sorunlarını ideolojiye yada hiyerarşiye göre değil, arz talep dengesini gözeten bir üslup ve anlayışla değerlendiren siyasi aktörlere ihtiyacı var.
Cok yakından biliyorum ki büyükşehir meclisinde parti genel merkezlerini , kent merkezinin üstünde tutmak durumunda olan ve kentin faydasına olabilecek bir hizmeti yada bir hamleyi , siyasi ikballeri adına genel siyasetin hizmetine sunanlar var.
Ve üzücü olan da bunu kişisel görüşlerine aykırı olsa da yapmak durumundalar..
Bu kent için çok acı bir tablo .
Şimdi başladığımız noktaya geri dönelim .
Dilerseniz geçmişe yaptığımız kısa bir yolculuğun üzerinden Seçer’i tahlil edelim .
Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer bu siyasi iklimde ve özellikle son kaotik süreçte politikacı kimliğini uzun süredir ilk kez sahneye koydu . Terör ile ilgili yükselen tansiyonu başarılı bir şekilde kontrol altına aldı. İki dönem milletvekiliği yapmasının verdiği tecrübe ve öngörü , mevzuata ve kanunlara hakimiyeti ve sistemin işleyiş mantığını doğru yorumlaması Seçer’in bu süreçten güçlü çıkmasını sağladı.
Özellikle mecliste Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşın Yılmaz’ın ateşli konuşması esnasında ve sonrasında gösterdiği siyasi nezaket, hem kişisel hem de çevre kontrolü ve soğukkanlı bir şekilde yaşananları baskılaması ciddi bir siyasi kabiliyetti. Zaten Seçer’i salondaki meclis üyelerinden ayıran en önemli unsur da zamanında genel siyasetin kendisine sunduğu devlet aklını ve kontrolünü terketmeyişiydi.
Akabinde ne oldu.
Seçer mesajlarını konuşma yaptığı ve kürsüye çıktığı her noktada verdi ama itidalli ve kontrolü elden bırakmadı. Öfkelenmeden haykırdı.
Kamuoyuna bir güvenlik sorunu değil bilakis teminatı olduğunu anlattı. Kendisini mağrur görenlere aslında mağdurun ta kendisi olduğunu söyledi.
Hakaretellere karşı dururken aslında konuşmalarının satır aralarında kendisini eleştirenlerin de yolunu açtı.
Belkide bazı mesafeleri daralttı.
Açıkçası şerden hayır çıkarttı
Diyeceğim o ki;
Bazen öyle şeylerle karşılaşır ve sınanırsın ki, kendinle buluşursun ve kendini daha iyi anlatırsın .
Ve uzun süredir hizmetlerle meşgul olan Seçer, böylece rakiplerine de siyasi konum atmış oldu..