Merkez Bankası’nın (TCMB) 21 Ekim’de 2 puanlık faiz indirimini takiben kamu bankaları da ticari ve konut kredisi faizlerinde yaklaşık 2 puanlık indirim yaptı. Şimdi gözler özel bankalara çevrildi. Bazı özel bankalar konut kredilerinde 2 puana kadar faiz indirimine giderken, ticari kredilerde bir yansıma olmadı. Bankacılık uzmanları, faiz indiriminin kredilere etkisinin hızlı olmayacağını, bir ay içinde en fazla 2 puanlık bir yansıma olabileceğini ancak istenen düşüşün olmayacağına işaret ediyor.
TIKALI LAVABOYU AÇMAZ
Bununla birlikte likiditeye ulaşma imkanı azalan reel sektör, faiz düşüşünü dört gözle bekliyor. Ancak ekonomistler, ekonomide öngörülebilirlik artırılmadığı sürece düşük faizin tek başına çözüm olmadığını vurguluyor.
İşlerin reel sektör ve sanayici için daha da zorlaştığını belirten ekonomist Doç. Dr. Aysel Gündoğdu, özel sektör borçluluğunun çok ciddi düzeylere ulaştığını, kötü huylu yani geri ödemesi mümkün olamayan borç tutarının arttığını, bu nedenle de özel bankaların çekimser davranarak kredi kullandırmaktan yana olmadıklarını kaydetti. Gündoğdu, “Özel sektörün borçlarını tıkalı bir lavaboya benzetirsek, bunu açmaktansa belirli kesimlerin önünü açmaya çalışıyorlar. Ekonomiye katkısı olmayacak aksine işçiyi, emekliyi enflasyona maruz bırakıp, inşaat sektöründeki az sayıda müteahhitin önünü açmaya çalışıyorlar” dedi.
Başkent Üniversitesi Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu ise bankaların ellerindeki stok mevduat maliyetlerinin yüksek olduğunu, bu maliyet düştükten sonra indirimin kredi faizlerine yansıyabileceğini vurgulayarak, “Bir aya kadar en fazla 2 puan yansıması olur ama genele yayılmaz. Çünkü eninde sonunda TCMB’nin faizleri yükseltmek zorunda kalacağını düşünüyorlar” diye konuştu.
Daha çok müteahhitlerin ve otomotiv sektörünün yüzünü güldürecek bir kredi hamlesi olduğunu söyleyen ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir, “Reel kesim ve tüketicilerin önünü görebildiği bir ortam yok. Mevcut riskler ve yüksek dış finansman maliyetleri nedeniyle özel bankalar için yüksek faizle Hazine’ye para vermek kredi kullandırmaktan daha risksiz. Yüzde 20’ye yakın faizle borç vermek varken neden yüzde 19 kredi faizinin peşinde koşsunlar?” dedi. Bankaların devletin açıklarını finanse ettikleri 90’lı yılları hatırlatan Demir, “Bunu canlandırmaya yönelik adımlar atılıyor. Sonunda yük kamu bankalarına yüklenecek” diye konuştu.