ÇALIŞTAY

ÇALIŞTAY

“Eğer içinde söyleyecek bir sözün yoksa o çatı senin değildir.”

Sabahın bu saatinde Mersin İdman Yurdu’nu düşünürken aklıma geldi bu söz.

Peki ne düşünüyordum?

Sporun özellikle futbolun bu kentte bir henüz kültür olamadığını…

Markalaşamadığını…

Ve herşeyden önemlisi tartışılamadığını…

 

Çünkü yıllardır futbolun algısında sadece para yatarken, bu kültür yan gelip yatıyordu.

Yöneticiler, odağına başarıyı almak yerine kendi reklamını, PR’ını ya da arka kapı işlerini yapmayı tercih ediyordu.

Bir de kentin dinamikleri ve iş dünyasıile diplomasi sadece maddi destek üzerineydi.

Bu kentten para kazanıyorsunuz kardeşim.”cümlesinin altını doldurabilecek ne kent ne de spor kültürü vardı maalesef bu kişilerin.

Peki ne oldu bu kötü diplomasinin sonunda ?

GÖNÜLLÜLER yerine ZORUNLULARdiye bir grup oluştu kentte.

Ve Mersin sporu survivor’ı yaşamaya başladı.

Yıllarca o kadar kötü bir diplomasi kuruldu ki, yılan bile kafasını çıkarmazdı o delikten.

Anlayacağınız, ne mülki idare, ne yerel yönetimler, ne STK’lar ne de iş dünyası çözümün bir parçası olabildi bu hassas konuya.

Bir şehrin emaneti olarak değil bir şehrin kanburu olarak bakıldı Mersin İdman Yurdu’na.

Bu ilişki neye benziyordu biliyor musunuz?

Hani yolda yürürken yüz çevirdiğiniz, yada hiç arayıp sormadığınız ama ihtiyacınız olduğunda kapısını çaldığınız insanlara…

Neyse uzatmayayım…

Mevcut yönetimin diplomasi konusundaki ışığını diğer yönetimlere oranla daha anlaşılır ve kabul edilir buldum geçen zaman sürecinde.

Özellikle Ordu ve Fethiye karşılaşmalarındaki güçlü bilincin ve ruhun bir şeyleri başarabileceğini düşündüm bu satırları yazarken.

Bu nedenle yönetimin bu kritik süreçte kent futbolunu ya da Mersin (İçel ) İdman Yurdu’nu tartışmanın, hedef unsurlarla sadece parasal ilişkiden öte kültürel bir ilişki kurmanın yolunu açmak gerekiyor.

Mersin İdman Yurdu’nun marka değerini ve kentin tanıtımına sunduğu katkının rasyonalitesini anlamak, altyapı ve tesisleşmenin markanın varlığı ve devamlılığı için vazgeçilmez olduğunu anlatmakve sporun bileşenlerinin bu değerden EKO-SPOR anlamında hangi faydaları sağlayacağını anımsatmakaçısından bir ÇALIŞTAYINyada ZİRVENİN yapılması şu an için elzem duruyor.

Futbolun sporun ötesine taşınan endüstriyel bir değer olduğunu iş dünyasına kabul ettirmenin yolu onların dilini kullanmaktan geçer. Onlara istediklerini verdiğiniz anda, yani neden-sonuç ilişkisini önlerine koyduğunuz platformda masadan karlı kalkan kesinlikle Mersin (İçel)  İdman Yurdu olacaktır.

Anlayacağınız, bir yerden başlamak gerekiyor.

Bu kulübün, bu kentin sorumluluğunda olduğunu anlatmak için her yolu denemek gerekiyor.

Denenmiş yolları bile denemek gerekiyor.

Çünkü asırlık çınar bunu hakkediyor…

reklam
Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?