ESAT DURAK”CHP’DE SORUN DEĞİŞİM MI? ERİŞİM Mİ ?”

ESAT DURAK”CHP’DE SORUN DEĞİŞİM MI? ERİŞİM Mİ ?”

CHP Kurultay’da Değişim dedi.
Çok tartışıldı değişim.
Nerden başlamalıydı.
Nereye kadar uzanmalıydı.
Ne kadar gerekliydi?
Neyi değiştirebilirdi?
Vs vs ..
Sonuçta Kemal Kılıçdaroğlu gitti.
Özgür Özel geldi.

Yeni başkan ve yönetimini kurultayın hemen ardından önemli bir sınav bekliyordu.
Yerel seçim.
Yerel yönetimlerdeki başarı 2019’dan sonra CHP’nin iktidara giden yolunun kilometre taşları ve en büyük kozuydu.
Özellikle Büyükşehirlerde yapılacak hizmetler CHP’nin genel seçimlerdeki en önemli parametresiydi.
Seçim sathi mahalline çıkan her vekil adayı belediye hizmetlerinin kendilerine verdikleri güçle hareket ediyor ve seçim propagandasını bu hizmetler üzerinden yapıyordu.

Genel seçim bitti ama belediyelerdeki başarı çıtası kendilerini iktidar yapmaya yetmedi.
Çünkü parti genel merkezinin yerel hizmetleri anlatmak dışında kalan stratejileri,yöntemleri ve kullandıkları dil kendilerine iktidarın yolunu açamadı.
Özellikle CHP seçimde ortak bir strateji geliştirse de ortak bir dil geliştiremedi.

İşte tam da burada CHP’nin sorununun değişim değil erişim olduğu anlaşıldı .
Evet CHP’de asıl mevzu Değişim değil Erişim’di.

Peki ne demekti erişim ?
Mersin’e bakınca görürsünüz ne demek olduğunu…
Uzağa gitmeye hiç gerek yok .

Erişim
Öğrenciye 1 liraya otobüstü.
Vatandaşa 6 liraya bir öğün yemekti.
Yaşlıya, hastaya bakım hizmeti
Hasta yakınına refakatçi evi.
İşçiye , emekliye , öğrenciye içini ısıtan bir taş çorbaydı.
Çocuğa süt.
Yine öğrenciye ücretsiz Liselere ve üniversiteye hazırlık kursu .
Yetmedi kazanana burs.
Deniz manzaralı kütüphane mesela.
Sahildeki kafelerde uygun fiyatlarda çay, kahve, hamburger, kola.
Daha bitmedi
Kadınlar el emeklerini ekonomiye çevirdi.
Bu emek kadını, kocasının elinde oyuncak olmaktan kurtarıp çocuğunun elindeki oyuncağa dönüştürdü.
Ve benim favorim tarımsal dönüşüm projesi.
Kırsaldaki bir çok çiftçiyi hayvanlar üzerinden bir aileye dönüştüren küçükbaş hibeleri.
Gübre, küspe, fidan…..

Benim anladığım erişim buydu.
Ve iddia ediyorum CHP, Mersin’deki bu modeli parti dili ve stratejisi haline getirmiş olsaydı, iktidarın yolunu çoktan açmıştı hem kendisine hem de stratejik ortaklarına.
Olmadı .
Ve ne yazık ki erişim engeli olan bu parti, böylesine bir başarı çıtasını ulaşmış Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’i henüz aday göstermedi .

Özel anket şirketlerini bir tarafa bırakın partinin kendi anketlerinde bile birinci sırada çıkan Mersin’de, yerel yönetimden memnun olan bir halk varken, genel merkezin bu memnuniyetten tatmin olmaması garip ve anlaşılmazdı.

Peki neydi mesele ?

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi miydi?

Ya da kurultaydan sonra bazı siyasi kimliklerin rövanşist duyguları mı genel merkezde kol geziyordu ?

Ve en önemlisi, bir başkanın aday tercihinin, bir kentin tercihine egemen kılınması, isminde “halkçı” olan bir partinin yönetim anlayışına ve ilkelerine ne kadar yakışırdı ?

CHP halka rağmen bir karar alınmayacağını en iyi bilen partidir ve öyle olmak zorundadır.
Bu ilkelerinin gereğidir.
Bugün olmazsa yarın , yarın olmazsa bir diğer gün Vahap Seçer açıklanacaktır
Suyu bulandırmaya çalışanlar da, yine aynı suda yıkanmaya çalışacaktır

Bir soruyla kapatayım mevzuyu.
Ve belkide siyasetten daha fazla anladığımız ve sevdiğimiz futboldan gelsin bu soru.

Kulübende forvet olmadığını bile bile, gole ihtiyacın olan bir maçta seni daha önce şampiyon yapmış olan bir golcüyü oyundan çıkarmanın faturasını kim öder futbolda?

reklam
Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?