Cumhurbaşkanı dün TRT’de ortak bir yayına çıktı.
Yanı başında duran bir plastik kaplamanın içindeki bir kâğıdı havaya kaldırdı.
“Bu ne biliyor musunuz?” diye sordu
Gazeteciler şaşkındı.
“Bu 1946 yılındaki ekmek karnesi “dedi ve ekledi
“İşte CHP’nin karnesi”
Anlayacağınız sayın Cumhurbaşkanı bundan 80 yıl önceki bir konuyu ekmek için uzun kuyrukların oluştuğu bir ülkede seçim propagandası haline getirdi.
Bu sahne bana hiç de yabancı gelmedi.
Bundan daha birkaç gün önce Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan da bir basın toplantısı yaptı. Toplantının konusu kendi sınırları içerisinde yapılan 32 katlı bir gökdelendi. Belediye başkanlığı döneminde yani 2016 ve 2022 yıllarında iki kez yenileme ruhsatı verildi bu projeye. “Benim imzam yok” dedi. Tarhan ve topu yardımcısına attı. O da yetmedi ruhsatın 1980’li yıllara dayandığını söyledi. Yani bu inşaatın ruhsatı bundan tam 43 yıl önce verilmişti. Halbuki bu ruhsatın 1995 yılında hükmünü kaybettiği anlaşıldı. Hal böyle olunca 2016 yılında verilen ruhsat başlangıç olarak kabul gördü.
Yani sayın Tarhan da günü kurtarmak için sayın Cumhurbaşkanı gibi tarihe, geçmişe sığınmaya çalıştı.
O ekmek karnesi ikinci dünya savaşından sonra buhranlı bir dönemin vesikalarından biriydi.
Yanılsamadan ibaretti.
Tarhan’ın sözünü ettiği 1980 yılındaki ruhsat da aynı yanılsamanın ürünüydü.
O yıllarda 32 katın hayalinin bile kurulmadığı bir döneme atıfta bulunmak da bence hayal ürünüydü.
Tarhan açıkçası bu kaotik meseleden kurtulmanın yolunu bulmak ve sorumluluğu üstünden atmak için her şeyi denedi.
Tarihi yokladı.
Büyükşehir yokladı.
STK’ları yokladı.
O da yetmedi gazetecileri yokladı.
Bir de bu meselenin kamuoyunda tartışma ve yorumlama usulünü “bütüncül” bulmadı sayın Tarhan. Aslında bütüncüllük içinde kaybolmayı denedi.
Bu binanın yarattığı sorunu Büyükşehir’in İmar yönetmeliğinin olmamasına da bağladı.
Halbuki ruhsata atılan imzanın bu yönetmeliğe bağlayıcılığı yoktu.
Şimdi aklıma takılan şey şu…
Bölgesindeki “MÜTEVAZİ” kat uygulamaları konusunda “DURUŞ” sahibi olduğunu söyleyen Tarhan’ın bu meselede duruşunu bozan şey neydi?
Merak ettim açıkçası…

Mersin Gerçek Haber