MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, ”Afet bölgesine tanınan ekonomik, finansal teşviklerin Mersin’e de verilmesi lazım.”

MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, ”Afet bölgesine tanınan ekonomik, finansal teşviklerin Mersin’e de verilmesi lazım.”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, NTV’de Finans Kafe Programında Melda Yücel Kocaalp’in sorularını yanıtladı. Kahramanmaraş merkezli depremin Türkiye ekonomisi ve bölgeye etkilerinin değerlendirildiği programdan satır başları şöyle:
SORU: ÖNEMLİ Bir göç aldınız daha önce de büyük bir Suriye göçü almıştınız. Nasıl etkiledi? Kapasite ne kadar talebi karşılayabiliyor? Mersin’de son durum nedir?
– İyi ki bölgemizde Mersin var. Mersin gibi güçlü bir kent var. Deprem bölgesinin yaralarının ilk sarılmaya başladığı kent Mersin oldu ve bu süreç halen sürüyor. Bugüne kadar Mersin olarak vatandaşımızdan belediyelerimize, sivil toplum örgütlerimize büyük bir organizasyonla gelen tüm depremzede yurttaşlarımızı en iyi şekilde ağırladık ve ağırlamaya da devam ediyoruz. Bundan da gurur duyuyoruz.
– Mersin topyekûn tüm depremzede yurttaşlarımızın hepsini sıcak yataklarda, sıcak yemeklerle ağırlamakta. Tabii ki Mersin kendi bir gücü var. Kapasitesi var. Kendi nüfusu 2 milyona yaklaşıyordu şimdi bu kente kent nüfusu kadar daha nüfus eklenmiş durumda. O kadar çok yönlü bir durum ki size bu konuda bir örnek daha vereyim.
– Depremzedelerimizi kendi evlerimize yerleştiriyoruz ya Cumartesi günü bir arkadaşımla konuştum. Antakya’daki lojistik firmaları bizi aradı TIR’larımızı koyacağımız güvenli yer arıyoruz dediler. Biz de kendi TIR’larımızı alanlarımızdan çekip Antakya’dan gelen lojistikçi arkadaşlarımızın TIR’larını yerleştirdik dedi.
O kadar çok boyutlu bir iş ki devlet Mersin’e en etkili bakanlarını gönderip yerinde görmesini sağlamalı. Mersin’in nasıl bir Türkiye Cumhuriyeti kenti olduğunu görsünler istiyorum.
SORU: Sadece kol kanat germesi değil bu uzun soluklu bir süreç. Şu anda TIR’lar güvenli park alanı buldu ya da depremzedeler akrabalarının yanına yerleşti. Peki sonra? Burada sizin planınınız nedir? Mersin olarak çağrınız nedir? Göç nasıl yönetilmeli?
– Bir konu daha söyleyeyim Mersin’de otel sahibi arkadaşlarımız da depremzede yurttaşlarımızı barındırıyor. Zaman zaman ziyaret ediyorum. Kızkalesi civarındaki bir otelimize gittim orada lokantacılar komitemizin desteği ile sıcak yemek veriyorlar o bölgedeki otellere. Benim oda başkanı olduğumu duyan depremzede vatandaşlarımız gelip yanıma diyor ki bu otel bizi 15-20 gün ağırladı. Sonra tükenecekler ve bize buradan çıkın diyecekler. Biz ne olacağız?
– Şimdi depremzede yurttaşlarımızın hepsi biz ne olacağız diye soruyor. Tabi biz de Mersin olarak onların bu sorularını merak etmeyin sizlere hiçbir şey olmayacak. Biz Mersin olarak sizleri misafir etmeye devam edeceğiz diyeceğiz ama bizim de artık iş dünyamız tıkandı, tükendi, kamu kaynakları da tükendi ama vatandaşlar da kurumlarımıza sürekli kaynak aktarıyor. Belli bir yere kadar gideceğiz ve yine tıkanacak.
– Bu nedenle Mersin’e özel bir destek sağlanması lazım. Afet bölgesine tanınan ekonomik, finansal teşviklerin aynısı bu bölgeye de tanınmalı ve devlet kaynaklarından afet desteği kapsamında Mersin’e kaynak aktarılmalı yoksa kamu kurumları ve belediyelerin kaynakları tükenmek üzere.
– Biz de depremzede misafirlerimizi en iyi şartlarda ağırlamaya devam etmek istiyoruz.
SORU: Üretimin transferi de olabilir mi? Kiradan altyapıya Mersin göçü ne kadar taşıyabilir? Antakya’da bazı üretim yerleri ayakta ama çalıştıracak eleman bulamıyorlar. Bu anlamda tarımdan sanayiye Mersin ne kadar yükü taşıyabilir?
– Buradaki bu durumdan dolayı gayrimenkul fiyatları, kiralar o kadar arttı ki yan toplantı odamızda gelir idaresi başkanımız grup müdürleriyle birlikte bizim Emlak sektörümüzün önde gelen firmalarıyla komitesiyle toplantı yapıyor. Durumun kontrol altına alınmasıyla ilgili.
– Burada herkes emlakçılar üzerine yükleniyordu ama bu yükselişte emlak sektörünün suçu olmadığı ortaya çıktı. Bu konuda denetim artırılması için toplantı halindeyiz.
– Mersin’e o kadar çok yük geldi ki mevcut evinde oturanların dahi kiraları yüzde 50-60 artırıldı. Halkın günlük yaşamı da büyük oranda sıkıntıya girmeye başladı.
– İşin ikinci boyutu var. Buraya gelen depremzede vatandaşlar burada hayatlarını sürdürebilir ama deprem bölgemizin ayağa kalkması için biz oralardan gelen insanları tekrar topraklarına döndürmemiz gerekiyor. Onları eğer oraya getiremezsek ayağa kaldıramayız.
– Cuma günü Antakya’ya gitmiştim öncesinde de Adıyaman’a gittim. Antakya’da Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve OSB yönetimiyle bir araya geldik. Çalışmaya hazır olan ve küçük desteklerle faaliyete geçebilecek sanayi tesislerinin envanterini çıkarıp nelere ihtiyacı olduğun belirleyip faaliyete geçirelim dedim. Onlar da eleman nasıl bulup getireceğiz dedi. Sanayi bölgesi civarına yaşanabilir nitelikte konteyner kentleri yapalım geçici konaklama için ama burada sosyal ve sağlıkla ilgili, eğitimle ilgili tesisler de olsun. Çalışan gelecek ama çocuğunu nasıl getireceği endişesi taşımayacağı cazip yerleşim bölgeleri oluşturmamız gerek.
– Çalışanlara da cazip şartlar sunmalıyız. 8 bin 500 lira asgari ücret alıyorsa devlet ben prim veriyorum 2 yıl 15 bin lira verilsin üstünü ben karşılayacağım gibi destekler vermeli. Aksi halde insanları oraya çeviremezsek ayaklandıramayız.
– Antakya kadim bir tarih bu kültürü yeniden ayaklandırmalıyız. Bunun için de insanları geri döndürmeliyiz.
reklam
Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?