MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan: ” Siyasi çekişmeler uğruna bu kente yazık etmeyelim”

MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan: ” Siyasi çekişmeler uğruna bu kente yazık etmeyelim”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, İçel TV – Sun TV ortak yayınında Leyla Köse ile Gün Ortası
Programının canlı yayın konuğu oldu. Programdan satır baları şöyle:
SORU: MTSO ne iş yapar? Asıl görevi nedir?
İş dünyasında haksız rekabetin ortadan kaldırılmasına çalışan, eşit, etik ilkeler doğrultusunda çalışılmasını sağlayan, ticaretin, sanayinin önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına çalışan, ticaretin, sanayinin, tarımın topyekün Mersin’deki tüm ekonomik unsurların verimli şekilde çalışması için ortam hazırlayan, bunların sıkıntılarını, sorunlarını sürekli irdeleyip kamuoyu ile ilgili mercilerle paylaşan, çözülmesi anlamında aksiyon alan bir kurumdur.
– Adı Ticaret ve Sanayi Odası olmasına karşın yalnızca ekonomiyle ilgilenen bir kurum değildir. Biz bir bütün olarak görüyoruz. Ekonomi yanında sanat, kültür, sosyal yaşam olmazsa ekonomi tek başına bir zenginlik yaratamaz. Bu nedenle MTSO, Mersin’deki hemen tüm olaylarla ilgilenen, tüm kurumlarla, tüm kesimlerle, tüm ticari unsurlarla ilgilenen bir kurumdur. MTSO; Mersin’i ayakta tutan en önemli güçtür.
– 30 bine yakın üyemiz var ve Mersin’deki tüm zenginliği üreten, istihdamı sağlayan, kentin refah içinde yürümesini, barış huzur içinde yürümesini sağlayan bir kurumdur. Bu nedenle MTSO’nun görevi çok fazladır ve değişkendir. Mersin’in, Mersinlinin garantisidir topyekün üyeleriyle birlikte.
SORU: Eski Mersin ile bugünkü Mersin’i karşılaştırınca içinizde nasıl bir his oluşuyor?
– Açıkçası ben eski Mersin’e dönmek isterim. Tabi küçük bir kentti o zaman da homojen bir yapı yoktu. Gayrimüslimler, Rumlar, Araplar, Ermeniler, Yahudiler vardı. Sünni Araplar, Alevi Araplar vardı. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden göç etmiş insanlar vardı. Hepsinin birlikte oluşturduğu bir kültür vardı. Hepsinin kültürü birbirine karışmış ve bir Mersin kültürü oluşmuştu.
– Bizim gençliğimizde Mersin kültürü diğer kentlerden çok daha farklıydı. Kimse birbirini ayırt etmezdi. Sokak kapılarımız hiç kapanmazdı. Mahalle arkadaşları gece yarılarına kadar sokakta oyun oynardık ve kimse kimseden endişe etmezdi.
– Küçük bir kent olunca imarı da hep eski binalar, taş binalar, Akdeniz’e özgü binalar vardı. Çocukluğumda, gençliğim de dahil dolmuşa binmedik. Bir tarafta Yeni Mahalle, Bir tarafta Çamlıbel. Bir tek Pozcu’ya çalışan dolmuş vardı. Öyle samimi bir ortamda yaşadık.
– Birden bire gelişti. Son zamanlarda yabancı ülkelerden de göçler var. Tarım, ticaret, lojistik, dinamik bir hayat var Mersin’de. Bu dinamik hayata sosyal hayat ayak uyduramadı.
SORU: Dinamik mi telaşlı mı?
– İş dünyası dinamik ama kent dünyası telaşlı. O kültür biraz basık kaldı. Sosyal hayat yok denecek kadar az Mersin’de. Eskiden mesela sinema kültürü vardı. Biz hafta sonları sinemaya giderken en güzel giysilerimizi giyer giderdik. Güzel gazinolarımız vardı. Şimdi nereye gidelim diye düşünür olduk. Kenti yaşatan mekanlar, etkinlikler olması lazım. Sosyal yaşam olmalı 24 saat bu kenti yaşatmamız lazım.
SORU: Başka neyi özlüyorsunuz?
– Şu anda oturduğumuz yerler hep portakal bahçesiydi. Şehrin etrafı portakal, limon bahçeleriyle çevriliydi. Bahar gelince portakal çiçeği, limon çiçeği kokularından geçilmezdi. Biz mis gibi kokularla uyanırdık. Onları özlüyorum. Farklı bir kentti Mersin. Huzur içinde birbiriyle kaynaşmış bir toplum vardı.
– O zamanlar zenginle fakir arasında hiç fark yoktu. Bizim mahallenin en zengin ailesinin çocuğu ile en fakir ailesinin çocuğu birlikte oynardı. Görgüsüzlük yoktu.
Sosyal ve kültürel doyumsuzluk bugün para kazanmayla giderilmeye çalışılıyor. Oysa kültür zenginliği, sanat bilgeliği olması lazım.
SORU: Mersin’de sanat kelimesinin doğru ve yeterli şekilde hayata geçiriliyor mu? Sanat algımız mı değişti?
– Sanatla ilgilenenlere büyük bir kesim artık ağzını bükerek bakıyor. Sanki sanatla ilgilenenler yapay bir entelektüel gibi görünüyor. Oysa o insanlar olmasa Mersin’de sanat iyice biter. Sanatla ilgilenen herkese Mersin’in tüm kurumlarının sahip çıkması lazım. Saygı duymak lazım. Hep iş, hep para kazanmayla devam edersek köreliyoruz. İşin içine sanat da koyunca ruhumuzu tatmin ediyoruz. Para kazanarak tatmin olmak değil kişiliğimizi kaybediyoruz. Sanatla kişiliğimizi oturtabiliriz.
SORU: Çarşı kültürü kayboldu mu?
– Hakikaten çarşı kültürü de yok Mersin’de. Tarihi bir çarşısı var mı? Yok. Ben hep diyorum ki bizim caddelerimiz var Atatürk Caddesi, Silifke Caddesi buraları bir Açıkhava alışveriş merkezine dönüştürmeliyiz. İnsanlar niye AVM’ye gidiyorsa aynı şeyleri sokakta da yapmamız lazım.
– En büyük eksik çarşılarımızda, sokaklarda tuvaletler yok. Belli aralıklarla güzel, çağdaş tuvaletler olmalı. Otopark. Çarşının birçok bölgesinde otoparklar yaratmamız lazım. Çare yok. Bunu yapmazsak insanlar gelmeyecek buraya.
– Çarşı içinde çok güzel bir mekanımız var. Büyükşehir çalışıyor orayı düzenlemek için. Balık Pazarı. Orası 24 saat yaşayacak bir mekan haline gelebilir. Antep’ten, Adana’dan insanlar geldiğinde orada eğlenebilir. İstanbul Kumkapı gibi bir mekan haline gelebilir. Kenti 24 saat yaşayabilir hale getirmemiz gerekiyor.
SORU: Suriye ile Mersin’i besleyen bir ticari alışveriş var mıydı azaldı mı?
– Biraz daha arttı çünkü gelen sığınmacılar Suriye ile ticareti artırdılar. Ama bir taraftan da turizme olumsuz etkileri oldu. Hafta sonları sürekli Suriye plakalı araçlar gelip Mersin’de tatil yapıyordu. Mersin’e olumsuz etki yaptı tabi. Bir kez demografik yapı bozuldu. Entegre olmuş toplum havası bozuldu ve yok yere düşmanlıklar başladı. Suriyeli daha düşük fiyatla çalışıyor diye işveren işçisini çıkardı ya da birisinin işyeri varken kayıtsız bir Suriyeli yanına gelip rakip oldu. Amaç ne? Neden böyle plansız programsız, amaçsızca bu insanlar Türkiye’ye, Mersin’e sokuldu?
– Türkiye’ye yapılmış uluslararası bir komplo. Yakın tarihe kadar Hatay Suriye’nin haritaları içinde gösterilirdi. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk Hatay’ı nasıl aldı? Referandum yaptı. Orada yaşayan halk Türkiye’ye bağlı kalmak istedi. Sürekli vatandaşlık da veriliyor yeni bir referandum yapılsa ne yapılacak ben size soruyorum. Bir ülkenin yüzde 10’u sığınmacı.
– Arkasında ne var? Hatay’a, Gaziantep. Kilis hepsine gidin yüzde 70’in üzerinde demografik yapı değişmiş.
SORU: MTSO’nun bu konuda bir seslenişi olacak mı?
– Tabi olacak 11 sene önce bizim Suriye ile aramızın bozulmasının Suriye’deki iç çekişmenin başlamasına neden olan koşullar bitti ki hükümetimiz Suriye yetkilileriyle diyaloğa başladı. Demek ki o zamanki koşullar bitmiş. O koşullar bittiğine göre derhal etkili ve hızlı bir program yapıp Türkiye’nin rahatlaması lazım.
– Bir kez burada işi gücü olmayan sığınmacıların ülkelerine geri gönderilmesi gerekiyor. Biz her şeyi hesap ediyoruz. Doğum oranları bile o kadar yüksek ki 5-10 sene sonra bunların hesabını yapıyoruz. Ben ülkemi korumak zorundayım.
SORU: Bu farklı bir kuramda var oluş şekilde sayfa açtı bize. Halk içinde de sürtüşmeler başladı. Kin ve düşmanlığın da düşürülmesi adına sizin gibi önemli odalarda yetkililere çağrıda bulunmanızı rica edeceğiz.
– TC vatandaşlığı bu kadar ucuz olamaz. Bir daire alarak vatandaşlık verilemez. Bir şey daha söyleyeceğim. Dubai’yi örnek gösterecek olursak dışarıdan gelen çalışan insanların sayısı 8 milyona ulaştı yerli halk sayısı 3 milyon. Kati surette dışarıdan gelenlere vatandaşlık vermiyorlar. İsterse milyar dolar harcasın vermiyorlar. 8 milyona vatandaşlık verseler ne olacaktı 3 milyon katarlı azınlık olacaktı. Biz niye ülkemizi buradaki vatandaşlarımızın hakkını korumuyoruz.
SORU: Mersin inşaat sektörünün en hızlı atılım yaptığı şehirlerden birisi. Ne oldu Mersin’e inşaat konusunda?
– Gerçekleri anlatırsak birçok kesim bize düşman kesilir ama ben yine de söyleyeyim. İnşaat yapmak para olduğu zaman kolay bir iş. Rant da çok çabuk dönüyor. Bir yeri imara açınca hem o imara açma rantı çok kolay dönüyor hem bina yaptın, sattın çabuk para dönüyor. Yatırım yapınca o kadar çabuk dönmüyor.
Konut imarı yapmak çok kolay. Portakal bahçelerini konut imarına açmak çok kolay hemen kesip apartmana dönüyor. Ama sanayi bölgesi kurmak o kadar zor ki o tarafta rant kolay dönmüyor. OSB kuruluyor imar değişikliği yapmak için belediyelerdeki gibi çarklar dönmüyor. Orada toprak kurulları, şu bu kurulu herkes aslan kesiliyor. Çevreciler de ayağa kalkıyor. Kimse ne olduğunu daha bilmeden ayaklanıyor.
Bu kentin artık yeni imar bölgelerine ihtiyacı yok. Kentin topyekün kentsel dönüşüme girmesi gerekiyor. Adalar bazında yeniden planlanması gerekiyor. Yollar genişletilecek, otoparklar yapılacak. Belediyeler gelip kent haritasını masaya yatıracak. Yeniden planlayacak. Yeni arazi imara açmak yerine kentsel dönüşüm çalışması yapılsın. Kaybolan metrekare bazında araziler kat yüksekliği verilsin kimse hak kaybına uğramadan kent yeniden planlansın ve bir şantiyeye dönsün.
Biz yeni alanlar bakın portakal bahçeleri halen devam ediyor Kuzeye doğru, Batıya doğru gidiyor. Yakında bizim çocuklarımız ağaçta portakal, limon göremeyecek. Kentin topyekun kentsel dönüşüme girmesi lazım. Bunun için de 4 belediye bir araya gelip Büyükşehir ile birlikte planlaması lazım.
SORU: Yeni AVM’ler yapılması konusunda yeni projeler duyuyorum. Şehir merkezine daha fazla AVM yapılmaması konusunda da MTSO’nun duyuruları olacak mı?
– Buradan duyuyoruz. Kent içinde yapılmaz. Bunun uluslararası örnekleri var. Kent merkezinin en az 15-20 km dışına yapılmalı. Artık kent içinde AVM istemiyoruz. Bunun yerine bir bölgeyi tamamen açık hava alışveriş merkezine çevrin. Açık havada alışveriş yapmak daha zevkli.
SORU: Açılan, kapanan şirketler için ne söylersiniz?
– Çok firma kapandı pandemiden diyemiyoruz. Kapanan da firmalar var açılan da çok firma var. Bin tane kapandıysa iki bin tane yeni şirket kuruldu. Tabi çok zarar gören oldu. Çarşıda dolaşırken kapalı bir firma görünce ya pandemide zarar etmiş kapatmış ama yine bir şekilde yaralarını tamir etti arkadaşların çoğu. Sermaye olarak, güç olarak yeterli olmayan arkadaşlarımızın birçoğu da kapatmak durumunda kaldı. Kapatıp bir süre sonra güçlenip tekrar çalışmaya başlıyorlar.
SORU: Mersin’in çözülmesi gereken en önemli sorunu nedir?
– Halkımızın kentte trafik kurallarına uyarak dolaşması. Sürücülerimiz yaya geçidini tanımıyor. Yayalar yaya geçidinin kendi hakkı olduğunu bilmiyor ve bilse de orada bile kendisini güvende hissedemiyor. Günlük yaşamı kolaylaştırmamız lazım.
– Bir de trafik ışıklarına yakın yerde otobüs durağı yapmamak lazım. Trafik kurallarına uymamız lazım. Belki bu konuda bir seferberlik yapmamız lazım kentte. Yollar artık trafiği kaldırmıyor deniyor. Doğru kullansak bu kadar sorun yaşamayız.
SORU: Mersinlinin hür iradesiyle seçip Ankara’ya yolladığı milletvekillerinin kente yeterince faydalı olduğunu düşünüyor musunuz?
– Politik değil, gerçekçi bir şey söyleyeyim. Biz hala havalimanının bitirilmesini konuşuyorsak, hala Çeşmeli – Taşucu Otoyolunu düşünüyorsak, ana konteyner limanının Mersin’e yapılmasını talep edip konuşuyorsak…
– Mersin’de lobi deniyor. En büyük lobi siyasetçilerimiz. Milletvekillerimiz. Muhalefetin belki gücü yetmiyor ama iktidar milletvekillerimiz var. Birlikte çalışmak için çağırdık hepsini ama bir kısmı geldi bir kısmı gelmedi. Biz Mersin’in siyasete kurban edilmesini istemiyoruz. Mersin’in milletvekilisiniz Ankara’daki siyaset bizi ilgilendirmez.
Mersin tamamen özel sektörün katkı ve çabalarıyla gelişiyor. Belediyelerimiz bir şeyler yapmaya çalışıyor ama onların da bir kısmının muhalefet diye istekleri yerine gelmiyor.
SORU: Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?
– Mersin bulunmaz bir kent. Biz bu kente yazık etmeyelim. Siyasi çekişmeler uğruna yazık etmeyelim.
2023’e girdik ve kutladık. Yeni yıl bir şeyi değiştirmiyor. Değiştirecek olan bizleriz. Ancak kendimizi değiştirerek değişebiliriz. Hep daha çoğunu isteme hırsı, başta olma hırsı içinde olan insanlar yeni yılların iyilikler getirmesini engelliyoruz. Yeni yıl ne yapsın? Biz değişeceğiz. Yeni yıldan bir şey beklemiyorum. Kendimizden bekliyorum. Yeni yılı daha iyi yapmak bizim elimizde.
reklam
Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?