Bir başka örnek daha var.

2009 yılında Yunanistan ile Arnavutluk arasında Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması imzalanmıştı. Adriyatik’teki adalara Arnavutluk kadar hak tanıyordu. Yan sınırı da Yunanistan kendi lehine kullanıyordu.

Buna dair hazırladığımız raporu el altından Arnavutluk’a gönderdik ve ‘Kandırılıyorsunuz’ diye uyardık. Anlaşma imzalanmış olduğu halde Arnavutluk, Yunanistan’a itiraz etti ve ‘Senin adaların ile benim karamın aynı hakları elde etmesi adil değil’ dedi. Anlaşmayı AYM’ye taşıyarak iptal etti.

Yunanistan sürekli adaların ana karalar gibi eşit deniz yetki alanı olduğunun kabul edilmesini istiyor, fakat ne Arnavutluk’u ne de bu hafta yapılan anlaşmada İtalya’yı bu konuda ikna edemedi.

Oysa aynı tezleri kullanarak Türkiye’ye karşı Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hak iddiasında bulunuyor.

Meis Adası’nı haritada görmek bile mümkün değilken ‘Kıta sahanlığı var’ diyerek koskoca Anadolu’nun kıyılarını yok sayarak Doğu Akdeniz’e sahip olmak istiyor. Bu cesaretinin arkasında biraz da Yunan diplomatların agresif aktifliği yatıyor.”

ARNAVUTLUK VE LİBYA UYANDIRILMALI

“Şimdi Türkiye’nin atması gereken çok somut bir adım var” diyor Doç. Dr. Yaycı.

Çünkü İtalya ile Yunanistan arasında yapılan anlaşmada Arnavutluk’un ve Libya’nın hakkı yeniyor.

Güneybatı-Kuzeydoğu hattında Arnavutluk’un, Kuzeybatı-Güneydoğu istikametinde ise Libya’nın kazanacağı alanlar gasp ediliyor.

Yani Libya ve Arnavutluk, İtalya ile anlaşma yapsalardı Yunanistan’ın aldığı bazı alanlar onların olacaktı. Dolayısıyla Libya ve Arnavutluk’un bu anlaşmaya itiraz etmesi gerekiyor.

Cihat Yaycı Paşa’nın verdiği bu bilgiler çok kritik. O nezaketi gereği böyle söylemiyor ama ben açık ve net yazayım, Türk Dışişleri Arnavutluk ve Libya’yı bir an önce uyandırmalı!

Hatta bununla da yetinmemeli, Mısır, İsrail ve Lübnan kamuoyuna “Güney Kıbrıs ya da Yunanistan ile değil de Türkiye ile anlaşma yaparsanız daha fazla deniz alanı kazanacaksınız” mesajını hatırlatmalı…

MISIR-YUNANİSTAN YAKINLAŞMASINA DA DİKKAT

Bütün bunlar yaşanırken Yunanistan’ın en büyük gazetesi Kathimerini’de, Vasilis Nedos imzası ile yer alan haberde, Yunanistan’da İtalya ile yapılan anlaşma sonrası gözlerin Arnavutluk ve Mısır’a çevrildiği yazıldı.

Haberin detayında bizi çok ilgilendiren bir bölüm var.

Eğer Mısır’la bu tarz bir anlaşma yapılırsa Türklerin, Doğu Akdeniz’deki bütün planlarının boşa çıkacağı iddia ediliyor.

Mısır ile Türkiye arasındaki gerginliklere atıf yapılarak, Mısır’ın şu an birinci önceliği Libya’da Hafter’in kazanması çünkü Müslüman Kardeşler’e yakın bir yönetimin Libya’da iktidara gelmesinin Mısır’ın güvenliğini büyük tehdit doğuracağı vurgulanıyor.

“Bize ne? İmzalasınlar” diyemeyiz, çünkü Cihat Yaycı Paşa’nın anlattığı üzere;

“Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında deniz yetki alanlarının paylaşımına dair antlaşmaların imzalanması ulusal menfaatlerimize zarar verebilecek en kötü senaryo olur. Böyle bir durumda uluslararası hukuktan kaynaklanan yaklaşık 186 bin kilometrekarelik deniz yetki alanımız 41 bin kilometrekare ile sınırlanır!”

Kulağa çok karmaşık geliyor olabilir.

Bu karmaşanın nedeni şu: deniz yetki alanı ve MEB anlaşmaları kara sınırları kadar kesin değil.

Ülkelerin birbirine bakan kıyıları temel alındığı için ne kadar alan kazanacağınız hangi ülkeyle anlaşma yaptığınıza göre değişiyor.

Bu yüzden de erken davranan kazançlı çıkıyor.

Türkiye’nin Libya ile anlaşması bölge ülkelerine büyük gol oldu ama yine de uyumayalım. Aksi halde biz başka gerilimlerle iletişimi zayıflatırken bir bakarız Mısır Yunanistan ile anlaşmayı imzalayıvermiş…