Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 360 vekilin erken seçim kararıyla aday olabileceğini söyleyen Özgür Özel, “Kasım 2025’te seçimleri yenileyelim. Sonrasında bir daha gelip kapımızı çalmayın” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kocaeli’de düzenlenen Emek Büroları Akademik Kurul Toplantısı’na katıldı. Çok sayıda akademisyenin bulunduğu programda konuşan Özel, son bölümde şunları söyledi:
Cumhuriyet Halk Partisi iktidara gidiyor. 2025 yılının Kasım ayı Sayın Erdoğan’a bir çağrı yaptığımız tarihtir. Kendisi geçmişte çok tartışıldı. Bu ikinci dönem mi, üçüncü dönemi mi? Kendileri Anayasa aksini yazmasına rağmen, ‘Anayasa değiştikten sonra ikinci dönemimiz’ diyordu. Yüksek Seçim Kurulu bu fikre iştirak etti. Bu yönde karar verdi. Kendisi seçimleri Cumhurbaşkanı yenilediği halde, yeniden aday olabildi. Bu durumda, üçüncü döneminde, şimdi yani ikinci dönemin içinde kendisi seçim kararı alırsa yeniden aday olamıyor, çok net. YSK’nın kararına göre ve kendi geçmiş dönemde de, dönemlerini ikinci döneme aday oluyoruz dedikleri süreçte Anayasa şunu yazıyor: Meclis 360 milletvekili seçim kararı olursa mevcut Cumhurbaşkanı son bir kez aday olabilir.
Bunu Adalet ve Kalkınma Partisi MHP’yle birlikte başaracak çoğunluğa sahip değil. Bize muhalefete ihtiyaçları var. 360 rakamını yakalayabilmeleri için de bizim kendilerine bir cümlemiz var. Tam ortasında yani bu tartışmalı beş yılın yarısı sizden, yarısı bizden, tam ortasında. İki buçukuncu yılda gelip erken seçim kararı alıyorsanız biz varız. Seçimleri yenileyelim. Sonrasında bir daha gelip kapımızı çalmayın. Yani Erdoğan yeniden aday olmak iddiası varsa son tarih 2025 Kasım’dır. 2025 Kasım’da yapılacak bir seçimde biz Türkiye’yi bütün bu sıkıntılarından kurtarmaya talibiz. Bu sorunları çözemeyen, işsizliği bitiremeyen, yoksulluğu derinleştiren bu iktidar halen daha eğer kendine güveniyorsa, en güçlü adayları halen Sayın Erdoğan’sa buyursunlar. Gelecek sene 2025 Kasım’da bir erken seçimde Türkiye, ‘ikinci yüzyılda dertlerine kim çare olacak’ bu kararı versin. Biz diyoruz ki ‘Tüm dertlerin var bir çaresi onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi’. Bu özgüvenle buradayız.
“Bu ülkeyi yöneteceğimizi milletimize anlatacağımız bir sürecin ilk evresindeyiz”
Şimdi kim özgüven gösteriyor? Kim milletten kaçıyor? Onu test edeceğimiz bir yıldan biraz fazla bir süremiz var. Biz bu yılın ilk yarısını adeta hükümet programını milletimizle birlikte yazacağımız ve bu ülkeyi bundan sonra nasıl yöneteceğimizi milletimize anlatacağımız bir sürecin ilk evresini, ilk altı ayda ikinci evresini de ondan sonraki altı ayda yoğun bir kampanyayla sürdüreceğiz. Şimdi emek büroları bu işin en önemli kısmı için bir kez daha hem masa başında hem sokakta, sahada 81 ilde, 973 ilçede fabrikalarda, tarlalarda, sokaklarda, evlerde ve köylerde çok önemli bir emek vermek üzere bir araya gelmiş durumda. Hiç şüphesiz bu ülke nasıl yönetilecek dediğinizde herkes gözü bir tarafa diker. Bir tarafa bakar. Orada size sorarlar. Politikalarınız nasıl olacak?
Parti, Cumhuriyet Halk Partisi’yse son sosyal demokrat bir partiyse, yani ana odağında emek, alın teri ve emekçinin hakkını alması varsa, ekonomi politikalarını hazırlayanlar da bir gözüyle emek politikalarının nasıl ifade edildiğine bakarlar. Bu masalardan biz bu ülkedeki insanların nasıl geçineceğine, nasıl çalışacağına, hangi güvencelere, hangi haklara sahip olacağına ve haklarının devlet tarafından nasıl verileceğine karar vereceğiz. Ekonomi politikalarını oluşturan arkadaşlar da oluşturacakları ekonomik programla bu hedefleri nasıl finanse edeceklerine, bunun kaynağını nasıl sağlayacaklarına ve bu süreci nasıl yöneteceklerine karar verecekler.
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin ana eksini kamuculuktur”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin ana ekseni kamuculuktur. Sağlıkta da kamucuyuz, güvenlikte de kamucuyuz, emek-işveren ilişkilerinde de kamunun yoğun denetimine, kamunun bu konuda emekten yana taraf olmasına hemfikir olmuş bir siyasi partide siyaset yapıyoruz. Bu Türkiye’ye iyi gelecek. Bu ezilenlere iyi gelecek, bu köylülere iyi gelecek, bu işçilere iyi gelecek, bu esnaflara, küçük esnaflara iyi gelecek. Bu sanayide çalışan, KOBİ’de çalışan işçiye de iyi gelecek. Aslında günü geldiğinde bu Türkiye örneğinden herkes görecek ki bu KOBİ’nin sahibine de sanayiciye de iyi gelecek. Biz huzur içinde, barış içinde, birlik içinde bir ülkeyi hep birlikte nasıl güçlendireceğiz, hep birlikte nasıl kalkındıracağız, azın başında kavga etmek yerine çoğu nasıl adil bölüşeceğiz onu bütün Türkiye’ye ve bütün dünyaya hep birlikte göstereceğiz. Türkiye olarak bütün dünyaya göstereceğiz.
“Cumhuriyet Halk Partisi genel iktidar için geri sayımda olan bir partidir”
Ancak bu politikaların sadece kâğıt üzerinde kalmaması, halkımızın günlük yaşamında somut karşılık bulması gerekmektedir. Bu inançla sizler gibi uzman, deneyimli ve kararlı akademisyenlerin bir araya geldiği bu kurulun partimizin politikalarının oluşumunda kritik bir rol oynayacağını biliyorum. Buna yürekten inanıyorum. Çalışma yaşamında, emekçiden taraf olmak, hak savunuculuğunu politik bir ideal ile yukarı taşımak, emek mücadelesini güçlendirmek ve sosyal adaleti sağlamak bugüne kadarki en önemli sorumluluklarımızdan biriydi. Parti’nin bu noktada eksikleri olmuş olabilir ama niyetinin halis ve geçmişinin övünülecek süreçlerle dolu olduğuna kimsenin şüphesi yok. Ama bundan sonraki süreç artık bu politikaların iktidardayken samimiyetle nasıl hayata geçirildiğinin konuşulduğu bir süreç olmak durumundadır. Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne milletvekillerine, Parti Meclisi’ne ısrarla söylediğim bir hususu bugün buradan da tekrar istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi artık muhalefet partisi değildir. Nasıl muhalefet edeceğine, nasıl karşı çıkacağına, nasıl itiraz edeceğine karar veren bir süreci çoktan geride bıraktık. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir. Kuruluş itibarıyla da öyledir. Girdiği son seçimler itibariyle de öyledir. Anketler itibariyle de öyledir.
Bugün sahadaki beklenti ve gördüğü toplumsal karşılık itibariyle de öyledir. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi iktidar partisidir. Cumhuriyet Halk Partisi genel iktidar için geri sayımda olan bir partidir. Ve bu geri sayım sürecini büyük bir mutlulukla, büyük bir şevkle tadını çıkararak değil, canımızı dişimize katarak ve çalışarak tamamlamak zorundayız. Çünkü yük ağırdır. En basitinden 22 yıllık bir enkaz önümüzdedir. Bu süreçte emeğin kaybettiklerini ona geri vermek, o mücadelenin önünü açmak ve Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı bir gün yeniden sonlandığında, 22 yıl yaşadığımız kâbusu yeniden yaşamamak için, yani yeniden bir tek adam rejimiyle muhatap olmamak için demokrasimizi, emek yeniden bu kadar çok sömürülmesin diye sendikal hakları, sendikalar kanununu güçlendirmek, yeniden Türkiye orta gelir tuzağına yakalanmasın, asgari ücret açısından yaşanan hem verenleri zorlayan ama alanlar için de çok düşük olan bu asgari ücretten bu ülke kurtulsun, bu ülkenin asgari ücreti Mısır’la, Hindistan’la değil, İskandinav ülkeleriyle, Avrupa Birliği ülkelerinin asgari ücretiyle karşılaşsın diye ekonomide yapısal reformlar yapmak. Penye, ihraç etmekle çimento ihraç etmekle övünmek yerine teknoloji ihraç edebilecek bir altyapıya kavuşmak için gerekli vizyonu bugünden ortaya koymak hepimizin birinci sorumluluğudur.
“Bugün emek, iktidara dünden daha yakın”
Bunun için, bundan sonra azın başında kavga eden değil ülkeyi büyüten, ülkeyi güçlendiren, ekonomiyi güçlendiren ve çok adil paylaşan bir ülkeyi hep birlikte yaratmak hepimizin boynunun borcudur. Akademik kurulumuz, yalnızca politika metinleri hazırlamakla kalmayacak, aynı zamanda bu politikaların toplumun her kesiminde karşılık bulmasını sağlayacak bir kılavuz görevi de görecektir. Sizlerin katkılarıyla emeğin hakkını aldığı, herkesin insanca yaşadığı bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Birlikte emeğin ve toplumsal adaletin ön planda olduğu, sosyal refah devletinin ilkelerine dayanan, güçlü ve adil bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Bu tarihi sorumlulukta bir kez daha emek bürosunda böyle bir masanın etrafında bulunmaktan büyük bir heyecan duyuyorum.
Geçmişte masanın yanlarında, sonlarında oturmuş, bu masaya inanmış birisi olarak bugün bu masanın başının ve sonunun olmadığını, emekten yana olan sol, sosyal demokrat bir partide herkesin sözünün genel başkan sözü kadar güçlü olduğunu ama sözümüzün toplamında vardığımız mutabakattan sonra bunu hep bir ağızdan hep birlikte savunmanın da tüm örgütümüzün yükümlülüğü olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Bundan sonra her yıl bir öncekinden iyi olacak. Çünkü bugün emek, iktidara dünden daha yakın. Yarın bugünden daha yakın olacağız. Hep birlikte çalışacağız. Hep birlikte başaracağız. Türkiye’de öyle üç kişinin, beş kişinin, üç şirketin, beş şirketin, onun yandaşının, bunun sınıf arkadaşları dönemini bitirip, Türkiye’de emeğin, işçi sınıfının ve emeğiyle geçinmek isteyen namuslu insanların, onlarla birlikte bu ülkeyi paylaşan tüm insanları, güçlü, zengin ve adil Türkiye hedefine inanan herkesin önümüzdeki dönem bir büyük başarıyı birlikte sırtladığı, omuzladığı ve yaşadığı bir süreç olacak. O günlere olan inancımla hepinizi saygı ile selamlıyorum, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.”